Yılmaz Güney
Denize doğru coşan ırmaklar gibi kalabalıklar, meydanın
kalbine, devletin ezberine. Hepsi Yılmaz’ın aklında, omurgasında. Adanalı.
Irgatbaşı’nın oğlu. Soyadı Yeşilçam’dan. Perdede deliduman. Çirkin Kıral’ı
İstanbul’un, gelen trenlerin, karanfil sapının, yalınayakların… Çok bilinmezli
eşitsizlik... Umut, kirli bir ünlem
merhametsizliğe, başka bir sinema, başka bir motor. Hapishane voltasında
öyküler ve bulutlar. Arkadaş, yeni
bir selam şehri kuşatanlara. Sonra külhani kurşunlar, ceket omuzda, ışıl ışıl
pavyonlar. Olmasaymış, olmuş, katil de edermiş alkışlar. Sonra toprağın
filmleri, her film taşımaz onca yükü. Yılmaz Güney, kendini doğuran esmer
cümle. Büyük ağaçlar karanlıkta büyür.
Görsel: Deniz Karagül
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder