Kate Chopin , bildiğim bir yazar değildi, keşfetmek için okudum.
Uyanış yayımlandığı dönemde cinsellikle-ahlakla ilgili cesareti nedeniyle tepki çekmiş bir romanmış. Bugün okurken neye cesaret etmiş diye bakıyorsunuz. Evli bir kadının cinsel uyanışını ve aldatmasını anlatıyor diyelim...Roman, temposu ve "eve" kapanışı bakımında Viktoryen edebiyatının bir parçası gibi...İlginç ama beklentimin altında kaldı.
Bir Maskenin İtirafları, edebi olarak nitelikli bir iş, yukarıda cesaret dedim, o bakımdan zamanını aşan bir roman. Bir ergenin eşcinselliğini keşfedişini anlatıyor. Kıvranması, savrulması ve itirafı da denebilirdi.
Cahillikler Kitabı-Hayvanlar Alemi, bu tür kitapları, önemsemiyor gibi yapıyorum ama mutlaka elimin altında tutuyor, iki arada bir derede okuyorum. Malumatçı, ilginçlik arayan ve abartan bir yönü var...Galiba diyorum, ansiklopedist tarafıma iyi geliyor ve bu abartma eğilimi hoşuma gidiyor. Kitap, hayvanlarla ilgili kısa yazılardan, genetik özelliklerinden bahsediyor.
Joker, Tuna'nın okulda okumak için aldığı çizgi romanlarından. Albüm, bir yan karakterin Joker'i anlatması fikri üstüne kurulu. Joker izlenimlerini okuyoruz. Batman ancak finalde ortaya çıkıyor ve alışılageldiği üzre "kazanıyor". Bütün hikaye o galibiyet cümlesine gelmek için yazılmış gibi olmuş... Joker'in derinleşmesini beklerken... kadı ekmeğini yemeyen karınca misali es geçmişler.
Hatıran Yeter, Rewhat'ın sanıyorum Ot dergisinde yayımlanan işlerinden derlenip toparlanmış. Kitabı tasarım olarak beğendim. Başta mizah dergileri olmak üzere geniş ölçekli yayınlarda çıkan çalışmaları albümleştirirken yayıncılar kitabevlerindeki rafları pek hesap etmiyorlar. Formatlar bir türlü akla getirilmiyor, öyle ki kitaplar neredeyse sunulamıyor. Tasarım iyi demem bundan. Hatıran Yeter için Rewhat'ın kahramanı kendisi olan kırık aşk hikayeleri olarak nitelenebilir. Kederli, hafif ölçek Bukowski'li, isyanlı, geceli, ya masada ya yatakta geçen, kenarda geçen, güzel kadınlı, terk eden kadınlı, başkasına yar olan kadınlı hikayeleri veya... Hemen hepsi sarhoşluk, parasızlıkla yenilmişlik, göstermekle saklanmanın hazzını ve öfkesini taşıyorlar. Böyle bir edebiyat var, hep vardı, tasarlanmış bir samimiyet, sahicilik ve meydan okuma iddiası taşıyordu. Rewhat, mizah dergilerinden bildiği bir damarı iyi anlatmış... Daha doğrusu iyi resmetmiş, çizgisi açık ara metinlerinden daha iyi... Yazdığında ise hayat dersi çıkarmak isteyen, sürekli kendini hissettiren yazarlara öykünüyor. Ya da bu dergilerde nefes alıp verdiği için ev sahibi gibi görüyor kendini. Farkında olmadan, kendiliğinden böyle yazıyor.
Anılarda Ankara, Koray Özalp'in kartpostal koleksiyonundan çıkmış. Ankara'yla ilgili resimlere yazdığı açıklayıcı notlardan oluşuyor kitap. Dededen kalma epey kartpostalım vardır, üstüne zamanında ben de topladım, üstelik bunca yıldır izlerim bu yayınları ama bu kitapta ilk kez gördüğüm kartpostallar oldu. Ankara meraklısı için ilginç bir albüm diyelim.
100 İllüstrasyonla Türk sinemasının 100.Yılı, Bant Mag üretimi bir albüm. Yirmi genç çizerin Yeşilçam ve memleket sinemasını dair yorumlarından oluşuyor. Bütün derlemeler gibi inişli çıkışlı, buluşlu ve yeknesak tarafları var. 2014 yılında çıkmış, zor da olsa buldum. Bu türden ilüstrasyon albümleri hiç ölçüsünde yapılmadığı-denenmediği için önemli bir çaba.
Ucubeler, Gerritsen'in daha önce okuduğum uzun öyküsüne göre daha "kısa" ve atmosfersiz (iddiasına rağmen) buldum. Polisler açısından bir psikolojik derinlik ve sıkıntı olmalıymış, hiç başvurulmamış.
Krizantemler, kırsalda, süregiden gündelik hayatının içinde çiftçi bir kadının, yaşlı bir tamirci esnafıyla karşılaşmasını anlatıyor. Başka hayatı, cinsiyet rollerini, arzularını güzel betimliyor. Kısacık bir şey ama diyorsun ki evet, her "karşılaşma" zihin açıcı olabilir, fark edersek... Steinbeck, on beş yaşımda sorulsaydı, kimsenin de sorduğu yoktu tabii de, benim için dünyanın en iyi iki yazarından biriydi. Güçlü, sert, çalışan, cesur taşralıların hikayecisiydi...Aradan o kadar yıl geçmiş, okurken tekrar hissettim, iştahlı ve zihin açıcı, insana okuma hazzı veren büyük bir yazar Steinbeck...
Hellboy Kış Özel Sayısı, malum, birkaç kez yazdım galiba, Mignola'ya zaafım var, ironisini, anlatım "edasını", öyküyü kurma biçimini seviyorum. Sayı, üç kısa hikayeden oluşuyor. Yan öykü gibi durması ve grotesk karakterleriyle ikinci hikayeyi beğendim.
Gecenin Yaratıkları, iki kısa Neil Gaiman senaryosundan çıkan çizgi romandan oluşuyor. Dili ve muamması-işleyişi bakımından ilki sahiden başarılı. Tuhaf bir melankolisi de var, kedilerle ilgili olduğundan olabilir, daha sahici ve tekinsizliği tanıdık geldi bana.
İstanbullu Rumlar ve 1964 Sürgünleri, akademik bir makale derlemesi... 6-7 Eylül Olayları, 1964 Sürgününe göre daha fazla bilinir, konuşulur ve hatırlanır... Cumhuriyet tarihinin azınlık vatandaşlarına uygulanan, sonu bu topraklardan kovulmaya varan, sahiden dramatik olaylarından biri, belki de en önemlisi... Daha ziyade siyasetle ve Kıbrıs olaylarıyla ilişkilendirilmesine rağmen esasen ekonominin Türkleştirilmesi biçiminde okunması gerekiyor. Sonuçta Rum vatandaşlarının mal varlıkları ve gelirlerine, kurdukları, vergisini ödedikleri iş yerlerine el koyuluyor çünkü.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder