Salı, Ekim 24, 2017

Dost 40 Yaşında


Dost Kitapevi bu yıl 40. yılını kutluyor. Dost Kitapevi  Ankara için çok önemli bir kolektif bellek mekanı işlevi görmekte. Bu bağlamda sizce Dost, Ankara'nın kültür, sanat hayatına nasıl bir katkı sunmuştur?
Şimdi çok anlaşılmayacak ama kırk yıl önce şehirde adam akıllı kitabevi yoktu. Ulus’ta iki üç tane vardı, asıl kitapçılar Zafer Çarşısında toplanmıştı. Ankaralı edebiyatçıları oralarda görüyordunuz. Solcularla tanışmak isteyen genç bir ergen olarak çarşıyı tavaf ederdim. Yayımlanan kitap sayısı çok azdı, hele 12 Eylül sonrasında. Ne çıkarsa okuyabiliyordunuz. Dost, o kıtlıkta bir vahaydı, iyi bir deposu vardı, dürüsttü, hızlıydı, öğrencinin halinden anlardı. Pozcu ve palavracı bir tarafı hiç olmadı. Hani devrimciyiz, solcuyuz, falanız filanız. İşini yapardı. Öyle iyi yapardı ki Türkiye’de bir benzeri yoktu, Ankara’da taklitçileri oldu. Ankara’ya o kadar iyi hizmet ederdi ki bence burada Tüyap Fuarı olmuyorsa o hizmet yüzünden olamadı. Her kitabı bulabiliyordunuz çünkü. Başka ve daha önemli bir tarafı var. Yayıncıya ilaç olan tarafı… Dost, sadece Ankara için değil memleket yayıncılığı için bir nimet oldu hep. Kitap çıkarmak iş değil, dağıtmak derttir, dağıttığın kitabın parasını toplayabilmek derttir. Dost size paranızı öder, mutlaka öder. Para konuşunca insanlar irrite olabilirler. Onlardan hak ettiğiniz parayı alamamanın ne olduğunu düşünmelerini isterim. Fanzin çıkarırken paramızı ödeyen ve ödeyeceğinden emin olduğumuz tek kitapçıydı.  Hele dergicilik işlerine girersem çok söylenirim, Dost dışında Ankara’daki her kitabeviyle ilgili tatsız hatıram var. Yahu satmışsın dergimi, versene hakkımı, estek köstek. Hiç affetmeyeceğim onları.

Dost Kitapevi Ankaralılar içi önemli bir buluşma merkezi; örneğin Kızılay'da buluşulacaksa "Dost'un önünde buluşalım" denir. Siz bugüne kadar Dost'un önünde en çok kimi beklediniz ve Dost sizin kişisel hayatınızda ne ifade ediyor?
Hemen her zaman arkadaşlarımla Dost’un önünde buluştum. Biri gecikirse içeride vakit geçirebilirsiniz çünkü. Öyle bir bekleme yeri paha biçilmezdir. Dost, benim doğal yürüyüş rotalarımdandır, mutlaka uğrarım, gezinirim. Hele öğrenciyken flaneur gibi içerde dolaşırdım. Eskiden kitabevlerinde gezinme imkanı olmazdı, kitapları karıştırsanız, biri yanınıza gelir, “alacaksan bak” filan derdi. Bence Dost, bunu da normalleştirdi. Galeri Kültür’de bir adam vardı, içeri girdiğimizde tıslayarak üzerimize gelirdi. Zülfü Livaneli, hatıralarında aynı adamdan bahsetmiş, öyle şaşırmıştım ki düşünün adam en az çeyrek asır bu nemrutluğunu sürdürmüş. Ne zorun var, kitabı sevmese ne diye girsin senin dükkanına.

Bir süredir Ankara'da ve İstanbul'da kitapçılar kapanmakta,  insanlar kitap alışverişlerini internetten yapmakta, kitapçılara gitmemekte. Bu anlamda kitapçıların geleceğini nasıl görüyorsunuz?
AVM’ler ve internet alışverişini hesap edersek şehir esnafını küçülten bir değişim var. Koşullar farklılaştı, kitabevleri ona göre yaşamak zorundalar. Çok açık biçimde başka şeyler denemeleri gerekiyor. Kendi adıma yapılabilecek yenilikler olduğunu düşünüyorum. Romantize etmenin, bitti gitti demenin kimseye faydası yok.

[Söyleşi dedim ama Can Öktemer, benim dışında pek çok Ankaralıya aynı soruları sorduğu bir haber yapmış. Dost Kitabevinin 40.yılı nedeniyle insanlar görüşlerini paylaşmış, linkten ulaşabilirsiniz.]
link                

1 yorum:

yitik hüzün dedi ki...

2015 yılında Ankara'da askerlik yapıyordum.Ankara'yı açıkçası pek sevmem. Aşağı yukarı herkese olduğu gibi bana soğuk ve mekanik geldi bu şehir hep. Askerliğim kısa dönem olduğu için zaten pek fazla kalmadım. 4 ay kadar Ankara'daydım. Askerlik yapanlar bilir insanın kışladayken en çok istediği şey 2 saatliğine de olsa o tel örgüden dışarı çıkmaktır. Fakat o dönem sürekli bomba ihbarı geldiği için çarşılarımız kitlenirdi.Aşağı yukarı 4 ay boyunda 5 defa falan çarşıya çıkabildik sanırım. Çarşıya çıktığımızda bir çok arkadaşım sinema, bilardo vs gibi aktivitelere giderken ben sabahtan kahvaltımı yapıp bir kaç saat internet kafede ailemle görüştükten sonra kendimi hemen kızılay dost kitapevine atardım. Saatlerce kitaplara bakardım. Çalışanlarla baktığım kitaplar üzerine konuşurdum. Sonra kitaplarımı alıp bir parkta oturup merakla incelerdim. Çok güzel kitaplar aldım ordan hala ara ara bakıp iç geçiririm. Mesela Füruğ'un Yeryüzü Ayetleri'ni oradan almıştım. Ve Didem Madak'ın kitaplarını. Onlara gördükçe kütüphanemde o günleri hatırlarım. Askerlik ve Ankara ile ilgili sanırım kafamda kalan ender güzel şeylerden biri kitaplar ve dost kitapevi.

Related Posts with Thumbnails