Don Kişot, dünya tarihinde modern romanın ilk örneği
sayılır. Tahkiyesi, metinlerarasılığı, oyunbazlığı ve anlatım gücü sahiden de
aşılamayacak ölçüde farklı ve her bakımdan yeni bir romandır. Don Kişot
yazıldıktan sonra roman sanatı başka bir merhaleye geçmiştir. Ve sanıyorum, her
kültürde bilinen, pek az kitaba nasip olmuş bir popülerliğe sahiptir. Farklı
mecralarda defaatle uyarlanmış, taklit edilmiş, bir parodi unsuru olarak
sayısız kez kullanılmıştır. Ünlü Alman çizer Flix imzasıyla Don Kişot’un çizgi
roman uyarlaması yayınlandı geçenlerde.
Bir parantez açalım: çizgi romanlar, gazete bayilerinden
çok kitapçılarda görülmeye başladığından beri edebiyat uyarlaması çizgi
romanlar çeşitlendi, çoğaldı. Meraklısı, Flix’in çalışmasını pek de ilginç
bulmayacaktır o bakımdan. Yıllar içinde diyelim, Türkçede benim sayabildiğim
yirmiye yakın Don Kişot uyarlaması çizgi roman yayınlandı örneğin. Flix ne yapmış,
boncuk mu kondurmuş diyebilirsiniz. Üstelik bu tür uyarlamalar, çizgi roman
okurlarına değil çocuklarına okuma zevki vermek isteyen ebeveynlere yöneliktir.
Anneler-babalar, çocukları için satın alırlar bu uyarlamaları. Çocuk, edebiyat
uyarlamasını önce çizgi roman olarak okuyacak sonraki plana göre- giderek edebiyattan
zevk almaya başlayacaktır vs. Çizgi romana servis aracı, hatta ve hatta servis şoförü
muamelesi yapan bu anlayışa, orta sınıfların pedagojik patetikliğine
bayılıyorum. Çizgi roman, sanatlar hiyerarşisinde en tepede duran romana
ulaşmamızı sağlayan bir araç filan değil ama kimin umurunda?
Flix, çizgi romanın kendine özgü bir anlatım aracı
olduğunun öyle iyi biliyor ki… Bu farklı albümü okuyanlar Flix’in zekâsını, Don
Kişot’u başka bir bağlama taşıyan ironisini, romanın değil Don Kişot mitinin
uyarlandığını hemen fark edeceklerdir. Malumunuz, Don Kişot okuduğu romanların
etkisiyle hayaller görmeye, gerçekte olup bitenleri kendi algısıyla
anlamlandırmaya başlar, şövalye romanlarıyla bezenmiş bir hayali evrende
yaşıyordur. Gerçekle fantezi o kadar iç içe geçer ki romanın anlatı ekseni
giderek karmaşıklaşır. Don Kişot, dalgın, tafra-furuş, beceriksiz, kibirli,
sakar, vehimli biridir ve onun pozcu-palavracı halleri romandaki karmaşıklığı
daha da komikleştirir. Sayfalar ilerledikçe şövalyemizin içine düştüğü açmaza
üzülmeye başlarız, bu saf adam düpedüz deliriyor, alay konusu oluyor,
baştankara sonuna doğru sürükleniyordur. Flix, bu karakteri hiiç bozmamış, onu
uzak taşrada tek başına yaşayan yaşlı ve huysuz bir adama çevirmiş. Sağa sola
şikâyet dilekçeleri yazan, zabıtalık yapan, şanlı tarihimizi, cemiyet
terbiyesini diline dolayan amcaları düşünün ve Don Kişot’u onlardan biri sayın.
Kendi devranında dönen, kızı ve torunu olduğunu bilmeyen ya da unutan biri.
Flix, şahane bir tvist yapmış, Sancho Panza olarak sürekli Batman okuyan ve
dedesinden farkı olmayan torunu kullanmış. Bu eğlenceli tercihle, iki ayrı
yönde gelişen ve benzeşen Dede-torun Don Kişot hikâyesini anlatmaya başlamış. Çizgi
romana yönelik göndermeler, yaşlı Don Kişot’un türe duyduğu husumet, baştan
ayağa Cervantes ruhu taşıyan espriler olmuş. Düşünün, çizgi romanların
kaldırılması için gazetelere mektup yazan bir Don Kişot okuyoruz.
Oğlum beş yaşında falandı, üniversite kreşindeki doktora
öğrencisi rehber öğretmen, bizim küçük Örümcek
Adam’ın çizgi film seyretmemesini istemiş, gerçekle hayali karıştırmasının
büyük bir tehlike olduğunu filan söylemişti. Böylesi durumlarda Allah’ın beni
sınamak için karşıma birilerini çıkardığını düşünüyorum! Çıldırdım tabii,
verdim veriştirdim. Öyle bir dalmışım ki, hanım kaş göz ediyor, araya giriyor,
ben duramıyorum. En son öğretmenin doktora tezinin varsayımlarının
kifayetsizliğine kadar getirdim, gerisini siz düşünün. Eğitim sistemi,
kontrollerinde olmayan her hayalden tiril tiril korkuyor. Hayal kuran çocukları
da hamur gibi yoğurup kendine benzetiyor. Doğru eğitim ve rasyonel akıl diye
vaz’edilen şeye toslayıp duruyor, seri imalatla sıkıcı çocuklar üretiyoruz. Flix,
şövalye romanlarıyla çizgi romanları, hakikati, aklı, tahayyülü, normali,
halüsinasyonu, edebiyatı, deliliği, yaşlılığı, çocukluğu maharetle harmanlıyor.
Duvara tosladığımızın farkında ki dedeyle torunun nasıl sudan çıkmış balığa
döndüklerini anlatıyor. Hayal gören, hayalleriyle reel yaşamın dışına çıkan
insanlar, edebiyata ve sanata bakarak konuşuyorum, iyi ki varlar. Hani derler
ya, bu dünya dönüyorsa, bu insanların yüzü suyu hürmetine dönüyor.
Flix, başarılı bir uyarlama yapmış, hayalcileri ve
yeryüzünün en ünlü hayalperestini dikkatle yenileyerek romanın mizahını tazelemiş,
insani bir meseleye, örneğin yaşlılığa, örneğin deliliğe getirmiş lafı.
Derinlikli bir senaryo çıkarmış, ironik alt metinler oluşturmuş, saçma
olduğunun farkında olan espriler yapmış. Şöyle anlatayım, bana göre, sadece
çizgi romanda değil, her alandaki en yenilikçi Don Kişot uyarlamalarından biri
olmuş yaptığı çalışma. Kaçırmayın diyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder