
Böylelikle iki fark belirdi; ilki, Maus herkesin beklentilerinin dışında alışılmadık bir çizgi roman. İkincisi farklı bir soykırım hikâyesi. Üstelik bir fabl hikâyesi gibi dursa da güçlü bir ironi yapılmış, ters yüz edilmiş hemen her şey. Fare olarak resmedilen Yahudilerin farelerden korkması ilginç bir gönderme mesela. Maus'un atlanan bir özelliği daha var. O da azınlık edebiyatının kuşak çatışmasına odaklanan (Kafkaesk denilebilecek) anlatım eğilimine sahip olması. Art Spiegelman, sadece soykırımı değil (belki ondan daha çok) babasını anlatıyor. Hikâyeye katılan otobiyografik bölümler ve Spiegelman’ın bize hissettirdiği öfke Maus’u güçlü kılan özellikler. Okurdan taraf olmasını ya da sempati duymasını da istememiş. Geçen yüzyılın en beğenilen anlatılarına bakılırsa eğer Maus'un da aynı etkiye sahip olduğu görülebilir. Kendini konuşturan bir hikâye Maus, herkesi yorum yapmaya zorluyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder