Pazartesi, Ekim 20, 2025

Dişlerimiz

Dün “öfke yemlemesi” hakkında yazmıştım… Genel olarak insanlar trollemekten söz ediyorlarlar ama öfkenin kolektif dalgalanması hakkında pek de düşünmüyorlar.

Öfkenin kaynağını kişilere indirgemek kadar kolayı yoktur, kavga teke tek geliştiği için birini karşımıza almak isteriz. Oysa öfkenin algoritmik yükselişi tek tek kişilerle yaşanmadı, herkesi etkileyen ve dönüştüren kolektif bir yayılımla gerçekleşti.

Yemleyeni  suçlamak, bizim dışımızdaki insanların kolayca kandırıldığına inanmak, ahlaki bozulmadan söz ederek romantikleştirmek bir tür gevezelik artık. Mesele, yemleyenle yemlenen arasındaki farkı anlamaya çalışmak hiç değil. Çünkü bu fark(lar), çoktan silindi.

Hepimiz sırayla öfkeleniyor, sonra bir başkasını öfkelendiriyoruz. Birbirimizin tepkilerinden geçim sağlıyor, dikkat kazanıyor, varlığımızı doğruluyoruz. Kimi zaman bir cümleyle, kimi zaman bir sessizlikle yapıyoruz bunu…

Sistem tam da bu döngüde nefes alıyor.

Belki de en tuhafı şu: artık kimse bizi yemlemiyor. Biz kendi öfkemizi üretiyor, sonra ona kanıyor ve kapılıyoruz.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails