Pazartesi, Haziran 17, 2024

Hürmüz




Cafer ile Hürmüz'den iki ayrı orijinal bant çizimini paylaştım, dizinin iki kahramanından biri olan Hürmüz, meğer maharetli ve güçlü bir at binicisiymiş. Ata sirk çalışanı gibi hoplayıp biniyor, kocasını kolundan tuttuğu gibi terkisine atıyor filan... 

Şaşırdım, çünkü, hele ellili yıllarda çizgi romanımızdaki kadın karakterler sevgili ve annelik dışında bir karakter özelliği taşımazlardı. Bu denli güçlü ve atak değillerdi. 

Kötü ve meşum kadınları ayrı tutarsam, sosyal hayatın içinde en faal oldukları zamanlar ergenlikleriydi. Yaşıtları olan erkek kahramanla itişir, ağız kavgası yapar, komik bir biçimde kıskanır ve başka kadınlarla onun için rekabete girerlerdi. Sadece o kadardı yani. Yolun sonu, evlilikle biten bir annelik sağduyusu ve sakinliğiydi. Erkek kahramandan rol çalamaz, onunla rekabete giremezlerdi. Zaten akla gelmezdi de, istenmeyen bir şeydi demek istiyorum. 

Mizahi hikaye, ister istemez "dünyayı" ters yüz etmeye yarar, bunu yaparken klişeleri kullanırsınız ama onlarla oynamak da gerekir. Hürmüz'ün lafazanlığı, meydan okuması, girişkenliği o sebeple işlevsel, çünkü Cafer'in nikahlı karısı... Hikaye böylece statikleşmemiş oluyor...

Hoş, çizgi bantlarımız, uzun uzadıya tasarlanmış işler değiller, günbegün çiziliyor ve üretiliyorlar. Hürmüz'ün bırak eylemi, hareket edemeyip kalakaldığını da okudum veya Cafer'in komik bir aptalken  önüne geleni yumruklayıp rakiplerini yendiğini de gördüm.

Yukarıdaki sayfalar, "çizgi romanımızda kadın" faslında hatırlanmalı ve anlatılmalı diye paylaştım.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails