Aramızda, hikayesini alışıldık biçimde anlatmıyor, çizgilerle ardışıklık kurarak ilerlemiyor, anlatıcıyla özdeşlik kurmaya da çalışmıyor. Otobiyografik bir büyüme hikayesiyle kadınları öldüren bir seri katile dair gelişmeleri birarada-koşut biçimde okuyoruz. Büyüme sancılarına, erkeklik gösterileri, katil ve öldürülme korkusu -dehşeti eşlik ediyor. Feminist literatürün içinde doğru saptamalar yapıyor. Ne var ki, kolay okunamıyor aslında, bizatihi belgeselci dili bu okumayı güçleştiriyor.
Weird Myths, Tuhaf hikayeler ve Mitler adıyla yayımlanan albüm anladığım kadarıyla yurt dışında da çıkmış. Ozan Bilaloğlu, bildiğim bir çizgi romancı değil. Yapmak istediği öykü tarzını ve ardışıklık biçimini anlıyorum, sevdiğim ve merak ettiğim bir biçem aslında ama el hak, zor bir kıvamdır, çok tutturamamış o kıvamı sanki. Seksenli yıllarda
Heavy Metal'de Kirchner ile tanışmıştım bu tarzla, yerlilerden Tuncer Erdem başka türlü bir temsilcisi olmuştu yıllarca. Bilaloğlu, "weird" denilen fantastik gayyadan denemeler yapmış, daha vakti var...
Vefa'nın Galip'i, isminden de tahmin edilebileceği gibi 1921 doğumlu, bir dönemin ünlü bir futbolcusunun hatıraları. Oğuz Aral'ın ünlü çizgi romanı
Utanmaz Adam'ının asıl ismi Şeref Haktanır'dır, o sebeple ilham alınmış bir şey mi diye başladım kitaba. İlgisi yokmuş, kitap, o yılların temposuyla otuzlu yaşların sonuna kadar top oynamış beyfendi bir sporcunun hatırladıklarından oluşuyor, bir kronoloji var, oldukça da düz, ağrısı-sızısı, hırsları yokmuş gibi anlatılmış, kimseyi kırmak istemediği anlaşılıyor.
Sırça Köşk, Sabahattin Ali'nin aynı adlı öykü-masalından yapılmış bir uyarlama. İtiraf edeyim, fikir olarak iyi başlayan ama doğru geliştirilmemiş bir anlatı olduğunu düşünürüm Sırça Köşk'ün... Mesele zaten öykünün derinliği değil, albüm çekiciliğini öyküsünden değil kurduğu estetikten alıyor, Fırat Yaşa ilginç bir hikaye evreni kurmuş yine, öyküden çok, çizgi istifini izliyor insan. Bu yılın en özgün yorumu olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder