Flaşbeklerle geçmişe gidiyoruz, Ahmet "ya ben ya müzik" diyerek resti çekmiş, sahiden tokadı basıp Çiğdem'den ayrılmış... Ahmet'in koşması gibi Çiğdem'in şarkı söylemesi hikâyeye herhangi bir katkı sağlamıyor, şarkı da söylemiyor zaten. Müziği bırakmayan Çiğdem, Ahmet'in patronuyla evlenmiş filan...Ne ki Ahmet'i görünce bir kalbî depreşme yaşanıyor ve iki eski sevgili gizlice buluşmaya başlıyorlar, tabii ki bu gerilim bize yetmiyor ve patron, hippilerle takılan kızkardeşi Alev'le Ahmet'le evlendirmeye kalkıyor. Çiğdem'in kalbi cızlıyor haliyle...
Hippi demişken, aklınıza geleni biliyorum, Ahmet, bu modern ve dejenere hippileri dövmüştür mutlaka diyeceksiniz, isabet buyurdunuz, e yani illaki diyeceğim... Melodram tarihimiz, garip garip müziklere kıçını kıvıran, sulu sulu hareketler yapan yavşak hipileri ve pipileri güzelce sopalamasıyla meşhurdur, kahramanlığın ve erkekliğin şanındandır.
Dayak yiyen hipiler, işleri karıştırıyorlar diyeceğim ama her şey zaten karışık, Ahmet ile Çiğdem'i birlikte görünce, önce Alev'e söylüyorlar, sonra kocana söyleriz diye tehdit ediyorlar şu bu...Ahmet, hippileri bi daha dövüyor, sonra patron durumdan haberdar oluyor, karısını pataklıyor, e daha da sonra kızkardeş Alev, abisini, evde ölü buluyor ve polise gitmeyip Ahmet ile buluşuyor, birlikte eve dönüyorlar, bir de ne görsünler, ortada ceset yok, tek gördükleri duvarda kanla yazılmış, "beni karım öldürdü" ihbarı...
Finalde, patronun ölmediği ortaya çıkıyor, karısını öldürüyor, Ahmet de onu öldürüyor, hapse giriyor filan...Kötü anlatılmış bir hikâyeden söz ettim size...
Anlattığım hikâye, bütün iddiasına rağmen bir fan metni aslında, hisle yazılmış, kanarak seyredilmiş melodramlardan iz bırakan sahneleri yineliyor... Yinelenen sahneler hep yüksek ve bağırtılı... Sezgisel olarak yineliyor zaten. Tahkiye değil sahneler var demek istiyorum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder