Yakın dönemde öne çıkan akademisyenlerden birinin tivitini gördüm, popüler olduğu için biteviye karşıma çıkıyor çünkü...Tivitleriyle seçim sonrasını "açıklayarak" birilerinin salaklığını teşhir ediyor, kasavetli bir bıkkınlıkla hararet yapıyor diyelim...
Yazdığı ilk cümleye takılıp kaldım, "Türkiye'de seçmeni 'umut' yönetiyor" demiş, oradan almış, hafif nevropatça hafif pataküte döverek ilerlemiş.
Seçmeni, sadece Türkiye'de değil dünyanın her yerinde umut yönlendirir, insanlar, gelecekle-geleceğiyle ilgili bir tercihte bulunurken bir beklenti içindedirler, bir şeyi korumak ve değiştirmekle ilgili ümit eder, hayal kurar ve oy verirler.
Fransız seçmeni de umut eder, Güney Afrikalı da... Oy verirken umut etmeyen seçmen yoktur. Umut, dünyanın her yerinde seçimin ana eksenidir. Seçimlerdeki partiler hayal ettirmeye, inandırmaya çalışır, aralarındaki genel tartışma hattı, tarafların birbirini yetersizlikle suçlamasıyla gelişir, hayalcilik, umut tacirliği, yalancılık en çok duyulan şeylerdir.
Seçmeni umut yönetir derse doğru derdim ama Türkiye'de seçmeni umut yönetiyor denirse, bu akademik bir yorum olmaz, olsa olsa en iyi tabirle aktüeli kovalayan gazetecilik, kaba tabirle medyatik bir şovmenlik olur...
2 yorum:
Haklısınız, Twitter böyle "analiz" yapılan bir yer oldu. Akademisyenlerin popülist söylemleri arasında biz sıradan insanlar söz bombardımanına maruz kalıyor ve var olan kafa karışıklığımıza yenilerini ekleyerek savruluyoruz.
İkinci tur gecesi bir akademisyen de ciddi ciddi 1977 genel seçimlerinde Chp'nin aldığı %42 oyla Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanlığı seçiminde aldığı oyu mukayese ediyor ve Kılıçdaroğlu'nu Chp'nin tartışmasız en başarılı genel başkanı ilan ediyordu.Etrafındaki kimse kendisine 15 gün önce genel seçimde Chp'nin aldığı oyu hatırlatmadı.İşin tuhafı 1977'de Ecevit'in seçime Halil İbrahim sofrasıyla değil mavi gömleğiyle tek başına girdiğini söylemek kimsenin aklına gelmedi.
Yorum Gönder