Sokak kedileri, evcil olmadıkları için hep bir saldırı ihtimaliyle yaşıyorlar, korkuyorlar, bana alışmaları kolay olmadı, bir ikisi miyavlamaya, içeri girmeye, gizlice evi dolaşmaya filan başladı. Kendi aralarında hiyerarşileri olan aşağı yukarı on tane hırsız kedi düşünün...
Derken bir gün yeni bir kedi ortaya çıktı ve o düzeni, yeme sırasını, güç dengesini filan darmadağın etti. Kapının ağzında durdu, gelene gidene pati attı, kovaladı, tısladı mırladı, az evvel akranlarını döven o değilmiş gibi yanıma gelip bana tatlı tatlı miyavladı. Şöyle anlatayım, yeni kedi, öyle tarumar etti ki ahaliyi, kedilerden herhangi birisi gelemez oldu.
Aa maa derken kedinin boynunda bir zincir ve telefon numaralı bir metal plaka gördüm...Ev kedisiymiş arkadaş...Sokak kedilerini bu kadar korkutuyor olmasına şaşırmadım desem yalan olur.
Ofisten çıkacağım, ev kedisi olduğu için sahibi arıyor olabilir diye endişelendim, sağa sola sordum, bilen yoktu, telefonla aradım numarayı, İstanbul'dan biri açtı, kedinin sahibiymiş, bir süreliğine bana çok yakında oturan anne babasına bırakmış, eve girip çıkıyor, dışarıda dolaşıyor, akşam eve dönüyormuş. E güzel dedim, madem alışkı, kediyi saldım, gider evine. Giderken mır mır etti ve çıktı.
Ertesi gün ofise geldiğimde kedi beni bekliyordu, açtım kapıyı tıp tıp içeri zıpladı, hiç görmemiş gibi tek tek odaları dipleri köşeleri bir kere daha gezdi... sekiz saat hiç dışarı çıkmadan içeride uyudu, koltuklara kuruldu, akrobatik hareketler, gurul gurul kendini sevdirmeler filan dolandı durdu...Görseniz kırk yıllık evin kedisi gibiydi. Rent a car gibi ben de rent a cat yaptım diye gülüyorum, mesai bitiminde evlerimize dağılıyoruz, vay dedim negzel...
Bu durum çok sürmedi, akşam sahibi beni arayarak kediyi eve (ofise) almamamı, gelirse kovalamamı istedi. Kedisiyle ilişkisini, iş hayatını, kediyi emanet ettiği annesini babasını filan anlattı. İşte İstanbul'a yerleşeceğim, onu yanıma alacağım şu bu... Garip bir konuşmaydı. Kedi, hiç başka eve girmezmiş, ilk kez böyle bir şey yapıyormuş...Sanıyorum, kedisini kaybetmekten korktu, bir başkasına meyletmesine gönlü razı olmadı. Ofise haftanın beş günü gittiğimi, en fazla yedi saat kaldığımı, iş için şehir dışına çıkabildiğimi o sebeple kedi besleyemeyeceğimi söyledim. "Merak etmeyin almam" diyerek onu teskin ettim.
Bu mesele kapandı sanıyorum, kapanmamış, gece işle ilgili uzun telefon konuşmaları yapıyorum, bakıyorum arada arıyor, ısrarlı ediyor... Anlamıyorum da durumu. Kedi eve gelmemiş, kayıpmış, bana soruyor, adresimi istiyor, yazdım, ailesi ofisin etrafına bakacakmış... Yazdığı mesaja göre geceyarısı geri dönmüş... Sabah kedi ofise gelmedi, tahminim dışarıya çıkmasına izin vermediler.
Biliyorum, bir aşk hikayesinin ilk bölümü gibi oldu, sevenleri ayırdılar. Gülerek devam edeyim, "bu film böyle bitmez."
4 yorum:
yaaa kediler çok sevimli <3 belli ki sizi tanımak istemiş, keşke öyle ofise almayın falan demeseydi
Dediğiniz gibi harika bir aşk hikayesi bu. Bence de bitmez. Kediler yeri sahiplenir, eğer sizin ofiste huzur bulduysa tamamdır. :)
Bu arada radyo yayın linkini size haber vermeyi unuttum. İzninizle ekliyorum yayının olduğu sayfayı alta. :)
https://sezerozsen.blogspot.com/2022/08/blog-post.html
Kediler tanrıların ajanlarıdır 🖤 Vardır bir bildiği gelip sereflendirdiyse ofisinizi. ☺
Kedi geri geldi mi?
Yorum Gönder