Yanlış anlaşılmasın, tabii ki özel tasarımları biliyorum, mesela Balcıoğlu'nun, mesela Baruter'in yaptığı işlerden haberdarım, benim kastettiğim mahalle kahvesinde elden ele dolaşan kağıtlarla ilgili... Yerli bir ikonografi tercih edilmemiş, oralarda hiç olmamış-denenmemiş diyorum...
Hadi bizimkiler yapmadı, yabancılar yapabilirdi. Geçen yüzyıl başlarında, İstanbul'da satılan kartpostallar (sevda kartları) mesela, yerli gibi durur, ama hepsi yurt dışında çizilmiş, üretilmiştir...Ticaret bu, İskambil'in Osmanlısını-Türk usulünü yaparlardı gibi geliyordu...
Ahmet Yeşilyurt'un Tanzimat'tan Erken Cumhuriyet'e Kumar kitabında rastladım, meğer üretilmiş ama ülkeye girişine izin vermemişler, kapakta bir örneği kullanılmış, gümrükte durdurmuşlar, yasaklamışlar, men etmişler diyelim. Kıral da değil, papaz kalsın istemişler...
Biliyorsunuz, Sifiliz hastalığına biz Frengi diyoruz, cinsel yolla bulaşan hastalıklar ancak yabancılardan gavurlardan geliyor diye düşünüyoruz, buna inanmak istiyoruz.
İskambilde de aynı mantık sürdürülmüş, yani kumar da frengi (fuhuş) gibi düşünülmüş...
Sosyal medyada özellikle cinselliklerini kullanarak fenomen olan kimi kadınlar, fotoğraflarda, videolarda bir bakıyorsunuz, haç takmışlar, soran olursa, kızan olursa "ben Müslüman değilim" demek istiyorlar sanki, bu yaptıkları bana kurşun geçirmez yelek giymek gibi geliyor, Frengi Yeleği giymişler diyorum... Mavra tabii...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder