Yirmili yaşlarımın sonunda Almanya'da yaşayan bir yazarla tanışmıştım, yazları buralara tatile geliyor, geziyor, tozuyor sohbeti de seviyordu. Konuşurken, mesele ettiği için elbette, lafı illa ki aynı yere getiriyor ve "bir azınlık toplumu olarak Almanya'da yaşadıkları sıkıntılara karşı aydınlarımızın duyarsız olmasından" şikayet ediyordu.
Tabii, hem büyüğümüz hem de nezaket gösteriyoruz, misafir filan, dinliyoruz, burda da var bir sürü dert diyemiyoruz... Bir gelişinde tuhaf bir şey oldu ve bize servis yapan garson çat diye lafa karıştı, "Abi, sen aldığın markları bana versen, ben o sıkıntıları senin adına sahiplenirim, yerim yutarım" filan dedi. Gerilimli, bozlak tadında bir Ortaanadolu şeysi şey oldu yani...sustuk sonra.
Bunca sene sonunda benim anladığım şu, bu memleketin insanları, gurbetçilerle filan ilgilenmiyor, onları tuzu kuru buluyor ve ciddiye almıyor. Editörlük yaptım, onu da biliyorum, "Alamancı" kitabı da satmıyor. Onlara yönelik bir alaka ve empati yok, olanı söylüyorum.
Para bizi bozmasın derler ya filmlerde, marktı avroydu aramızı bozmuş öyle anlaşılıyor. Bu video için yazılan yorumlara bakarsanız o husumeti, o gerginliği kolayca görebiliyorsunuz.
1 yorum:
admin, yine tespit gibi tespit yapmıştır.
Yorum Gönder