Yukarıdaki hikaye benim ilk yayınlanan çizgi romanım, basında çıkmış ilk üretimim. Otuz dört yıl geçmiş üstünden. 1984 yılı sonunda yazmıştım, dört ay kadar sonra da neşredilmişti. Mektup arkadaşı olduğum Amasyalı Seyfi (Karademir) abi çizmişti...
Oğlum Tuna'nın yaşındaymışım, çocukluktan çıkıyorsunuz, bir yol arayışı var, bir yandan kibir ve büyüklenme hevesi, diğer yanda ürkeklik ve kaçma arzusu...
Ali Recan'a bir mektup yazmıştım, işte şöyle yazıyorum, böyle yazıyorum... Bir sürü kahramanım var, bi dünya hikayem var filan, gelin arkadaşlar birlikte çalışalım, adresim de şöyle şöyle...Halen utanırım o büyüklenme gösterisinden... O mektup Conan dergisinde yayımlanınca çok sayıda genç ve amatör çizer bana mektup yazdılar, çoğuyla çalışmasak bile arkadaş olup mektuplaşmaya başladım.
Seyfi Abi içlerinden bir tanesiydi ve galiba bana ilk yazan o olmuştu...Yarı yaşındaydım, zor şartlar altında, yoksulluk içinde yaşıyordu. epeyce bir zaman iyi arkadaşlık, iyi bir kardeşlik sürdürdük. Garip gelecek biliyorum ama reel hayatta hiç karşılaşmadık, hiç karşılıklı oturmadık... Sadece mektuplaştık. Bir ya da iki yıl önce sesini duydum, telefonda sohbet ettik, o kadar.
Şimdilerde anlatmak zor, ancak maile, mesaja filan benzetebilirim, mektup arkadaşlığı duygu olarak, emek olarak çok başkaydı. Birine yazdığınız mektup, birinden gelen mektup iki günde ulaşıyordu. Edirne ve Diyarbakır'dan Ankara'ya geliş üç gün sürüyordu, onu iyi hatırlıyorum. Okuldan dönerken içim heyecanla dolar, posta kutusundan gelen mektupları sevinçle alır, hemen cevap yazmaya başlardım. Ders mers hak getire...
Yukarıdaki Son Öğüt'e gelince...
Tamam, kabul ediyorum naif bir şey ama o yaşta, o devrialemde o hikaye benim için büyük bir zaferdi. Dönemin Alfa Yayınlarında, Conan ve Korku dergilerinde tekrar tekrar yayınlamışlardı.
Ben de bir çizgi roman senaristi olurum artık diyordum, yol açıldı, tutamazlar beni diye hayallere dalıyordum. Hüsran tabii...
Arada bu dönemleri hatırlıyor ve ailemden, çevremden destek görmediğim için kederleniyorum ama beni ben yapan da galiba o uğraştı deyip ruhumu sağaltıyorum.
Hoh hoh diyerek bitireyim: "bir gün belki hayatta, geçmişte günlerden"...bir teselli ararsan :))
Oğlum Tuna'nın yaşındaymışım, çocukluktan çıkıyorsunuz, bir yol arayışı var, bir yandan kibir ve büyüklenme hevesi, diğer yanda ürkeklik ve kaçma arzusu...
Ali Recan'a bir mektup yazmıştım, işte şöyle yazıyorum, böyle yazıyorum... Bir sürü kahramanım var, bi dünya hikayem var filan, gelin arkadaşlar birlikte çalışalım, adresim de şöyle şöyle...Halen utanırım o büyüklenme gösterisinden... O mektup Conan dergisinde yayımlanınca çok sayıda genç ve amatör çizer bana mektup yazdılar, çoğuyla çalışmasak bile arkadaş olup mektuplaşmaya başladım.
Seyfi Abi içlerinden bir tanesiydi ve galiba bana ilk yazan o olmuştu...Yarı yaşındaydım, zor şartlar altında, yoksulluk içinde yaşıyordu. epeyce bir zaman iyi arkadaşlık, iyi bir kardeşlik sürdürdük. Garip gelecek biliyorum ama reel hayatta hiç karşılaşmadık, hiç karşılıklı oturmadık... Sadece mektuplaştık. Bir ya da iki yıl önce sesini duydum, telefonda sohbet ettik, o kadar.
Şimdilerde anlatmak zor, ancak maile, mesaja filan benzetebilirim, mektup arkadaşlığı duygu olarak, emek olarak çok başkaydı. Birine yazdığınız mektup, birinden gelen mektup iki günde ulaşıyordu. Edirne ve Diyarbakır'dan Ankara'ya geliş üç gün sürüyordu, onu iyi hatırlıyorum. Okuldan dönerken içim heyecanla dolar, posta kutusundan gelen mektupları sevinçle alır, hemen cevap yazmaya başlardım. Ders mers hak getire...
Yukarıdaki Son Öğüt'e gelince...
Tamam, kabul ediyorum naif bir şey ama o yaşta, o devrialemde o hikaye benim için büyük bir zaferdi. Dönemin Alfa Yayınlarında, Conan ve Korku dergilerinde tekrar tekrar yayınlamışlardı.
Ben de bir çizgi roman senaristi olurum artık diyordum, yol açıldı, tutamazlar beni diye hayallere dalıyordum. Hüsran tabii...
Arada bu dönemleri hatırlıyor ve ailemden, çevremden destek görmediğim için kederleniyorum ama beni ben yapan da galiba o uğraştı deyip ruhumu sağaltıyorum.
Hoh hoh diyerek bitireyim: "bir gün belki hayatta, geçmişte günlerden"...bir teselli ararsan :))
1 yorum:
Çocukken çizgi romanları çok severdim. Ama ne okuduğumu şu anda hatırlamıyorum. O döneme göre yine de iyi yazılmış bence. Bir de çocuğunuza miras bırakacak çok güzel bir hediye:)
Yorum Gönder