Yakup, Börklüce'ye bakıyor, Alnico "kimim ben" diye soruyor. Lida'nın gülünce gözleri parlıyor, Artin Bey, Fedora'ya el sallıyor. Nehir uzun, çok da hızlı akmıyor. Yine Kur'an okunacak ve yine melekler cevap verecek, o biliyor.
Ekin Can Göksoy, cadıları, çamura düşen mendilleri, zihgiri, Allah'ın taş ettiklerini,
şehirden çıkan dumanı, emanetleri, Dolapdere'yi anlatıyor. Gün yüzüne çıkan yeni bir yazar.
Münhal, içinde hikâyeler olan bir kaleydoskop... Fısıltılı, güvercin tedirginliğinde....
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder