“Yapabilir misin?”
“Neyi yapabilir miyim Cemil?”
“Kızımı geri getirebilir misin? Onu bu orospu
çocuklarının elinden kurtarabilir misin? Hiç kimse bunu yapabilecek durumda
değil. Hiç kimsenin maçası sıkmıyor, sıksa da resmi görev ellerini kollarını bağlıyor. Her dakika gözaltına
alabilirler. Bu adamların izini sürmeye kalkanı mimliyorlar, iz sürdürmüyorlar. Tanıdığım insanlar arasında bunu
yapabilecek tek kişi sensin. Süreyya, bunu yapabilir misin?”
AKP yeniden kazanmıştı, pek bir şey değişmemişti. Aynı göğe
bakıyorduk işte. Trafik gene o trafik, hep aynı sakalet, hep aynı yaveler…
Martılar Haliç kokuyor, Kürt bebeler Beyoğlu tramvayına asılıyordu, akşam
vapuru hep kalabalıktı. Kimseye ne yapacağını söylemeden geliyordu gece. Süreyya Sami sırt ağrılarıyla uyanıyordu.
Samsun yakıyordu üst üste. Göz ucuyla Türkiye Kupası finaline, Alex’e
bakıyordu. Eski gazeteleri okuyordu. Parası yoktu. Bir şey arıyordu ama sanki
hep eksile eksile arıyordu.
Bir gün Devresi çıkageldi, yardım istiyordu. Sinematek’in
barında elini tuttuğu kadını hatırladı. Bal rengi gözlü kız kayıptı. İçinde
yıllar önce kurulmuş saatli bir bomba patladı.
Reis Efendi’den Zeynep’i geri almalıydı. Hangi
cehennemdeydi o çiftlik? 38’lik Colt, dördüncü seriydi.
Süreyya Sami, başka bir serüvenle 2009 yılında…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder