Salı, Şubat 04, 2025

Özür ve Telafi Gayreti

Hafta sonu değişik bir şey oldu, bir arkadaşım telefonla aradı, öyle çok yakın bir arkadaşım da değil, ortak arkadaşlarımız olan, iş için biraraya geldiğim biri… Çok çok az görüştüğüm biri… Özür dilemek için aramış beni… İster istemez şaşırdım. Cidden yirmi yıl önce filan, bana haksızlık etmiş, küstahlık yapmış ve saire… Doğrusu hatırlamıyordum, bir de çocuk küslüğüm vardır benim, o denli yoğunlaşamıyorum, aklımda tutamıyorum. Hatırlamıyorum diyemedim ama hiç önemli değil filan yaptım. O da benim bunu büyütmeyeceğimi, çok üzerinde durmayacağımı bildiğini söyledi. Kendimle ilgili bir durum diye ekledi.

Üstelemedim, konuyu değiştirip, sohbet açtım. Aradan yirmi yıl geçmiş, aklı orada kalmış,  önemli bir hesaplaşma yaşıyormuş gibi geldi bana. Büyük laflar etmek istemem ama belki de geçmişte yaptığı hataları telafi etme ihtiyacı hissetti. Benim için önemsiz olan bir şey, onun içinde hatırı sayılır bir yük olmuştu… 

İnsanlar geçmişe baktıklarında yaşarken fark etmedikleri ya da önemsemedikleri şeyleri farklı bir gözle görebiliyorlar. Hayat kolay değil, hepimiz az ya da çok zorlanıyoruz. Hatalar yapıyoruz, özrü hakediyoruz şu bu... İnsanlar genellikle durumu idare etmek ve karşısındaki insanı sakinleştirmek için özür dilerler., 

Biliyorsunuz, özür esasen, onarmaya yarar, suçluluk duygusunu hafifletir, mağdura saygı gösterilmesini sağlar, sosyal psikolojide özrün toplumsal denge için önemli olduğu anlatılır durur.

Bizim özür dilemekle ilgili güçlü bir geleneğimiz yok, oysa bu doğrudan doğruya vicdan ile ilgili bir  hesaplaşma demek. Hatamızın kabulüyle başlayıp bizi sorumluluk almaya zorladığı için bir tür duygusal samimiyet göstermemiz gerekiyor. Eğer mümkünse telafi önerisi yapmamız icap ediyor filan…Aristoteles, özür ile telafiyi hep birarada düşünür. Kant, özür dilemenin ahlaki bir yükümlülük olduğunu anlatır. Arendt, sersemliğimizin farkında olduğundan affetme ve özür dilemenin insanı geliştirdiğini tatlı tatlı anlatır. Yük atmak gibidir bu onun için, geçmişten sıyırılıp yeniden başlayabilmeyi sağlar.  

Doktora yaparken, bir hocamız, öğrencisini azarlamayı büyük bir gösteriye dönüştürür ve meseleyi uzattıkça uzatırdı. Çok bildiğim bir şey değil ama galiba Derrida’ya göre sahici bir özür, karşı taraftan bir yanıt beklemeden, ondan gelecek cevabı hesap etmeden verilmelidir. Hocamız da hata yapan birinin herkesin önünde samimi bir biçimde özür dilemesini şart koşuyordu. Enikonu abartıyor, bence saçmalıyordu. O Derrida dedikçe Derrida’ya küfretmiştim.

Başa döneyim, arkadaşım, niye özür dilemek istedi, bunca yıl sonra beni niye arayıp buldu bilmiyorum, umarım rahatlamıştır. Yazıyı özrünüz ve telafi gayretiniz eksilmesin efenim demek için yazdım… Son cümleyi "amca" edasıyla söylemiş sayın lütfen...

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails