Kavram aslına bakarsanız son on yıldır popülerleşti,
çeşitli internet platformlarında “Cringe compilation” adı altında toplanan kısa
videolarla yaygınlaştı diyelim. İnsanların utanç verici halleri çok sık paylaşılmaya
başladı demek daha doğru. Genellikle başarılı insanların hayat hikayeleri ya da
motivasyon sırlarının merak edildiği düşünülür. Oysa anlaşıldı ki başarısızlık
daha çok merak ediliyor, “sıçış hikayeleri” daha çok konuşuluyor. Cringe tam da
bu noktada devreye girdi, insanların yapaylıkları, utanılası halleri,
sıçmaları, saçmalamaları, yetersiz olmaları, onları seyredenlerin daha iyi hissetmesini sağlıyordu. Cringeworthy denilen kötü oyunculuklar,
anlamsız özgüven, taklitler, utanç verici gösteriler, garip danslar çeşitli
biçimlerde seyirlik bir eğlence aracına dönüştü.
Eskiden, en azından benim gençliğimde “salaklığın teşhiri”
derdik, genellikle sağcıların yapay yükselişleri, büyüklenmeleri, teatral şairanelikleriyle,
içi boş özgüvenleriyle gırgır geçerdik. Bir tür ergen öfkesi ve küçümsemesi
içerirdi, okur yazar orta sınıftan aşağıya doğru bir tür “cehalet” eleştirisi olarak
okunabilirdi yaptıklarımız. Sonra anti medya filan başka bir şey oldu, salaklığı
teşhir solculuk bile sanılmaya başlandı. Halbuki oradan anca ergen hallenmesi
ve besili kolejli kıkırdaması çıkar, o da çıkarsa…
Cringe o kadar yayınlaştı ki “This is so cringe” deyişi
global popüler kültüre dahil oldu. İnsanlar eski yazılarını ya da
fotoğraflarını görünce daha en baştan (bir önlem alır gibi) bu çok krinç
demeye başladılar. Bu özürcü (apolejetik
) savunma herkesi etkileyen bir ruh haline dönüştü. Epey zaman oluyor, 14-21
arasında bir grup genç erkekle epey zaman geçirmiştim, fark ettim ki
internette linçlenmekten alenen korkuyorlardı, orada “konuşabilmek” için bir
eşik vardı ve eşiği henüz geçememişlerdi, kendi isimleriyle konuşamıyorlardı.
Hata yapmaktan korkuyorlardı aslında…
Cringe bu kadar çok konuşulunca rezil olma korkusunu
aşmaya yönelik bir ara niteleme de üretildi, “ciringe but free” ya da “but
based” deniyor buna, Türkçesi “boktan olabilir ama samimiyim-sahiciyim”
önkabulü ve umursamazlığı… Benim şarkım, benim fikrim, benim yayınımın riskini
azaltacak bir tür özürcülük daha… Cringe kültürüne yönelik tepkiler yine aynı
dönemlerde çıktı, insanların utanmadan paylaşım yapabilmesini savunan görüşler,
siz de şahit olmuşsunuzdur, genellikle tiktok kullanıcıları tarafından
başlatıldı. Onlara yönelik aşağılama ve tezyifi, doğallıkla, samimiyet ve
yerlilikle karşıladılar. Kendileri o yolla
savundular. Bir iki gün önce özürle ilgili yazmıştım, burada gelişen özürcülük,
tahkirden kurtulmak ve hoşgörülmek isteyen bir özür… Ortaanadolu ağzıyla
söylersem, “kusura kalman, durumumuz yok” diyerek beklentiyi düşüren bir özür…
Global popüler kültürde cringe kültürünün öldüğü, sıradan insanların dünyayı demokratikleştirdiği, içinden geldiği gibi davrandığı ve konuştuğu, kimseye hesap vermek zorunda kalmadığı falan filan söyleniyor…ama ortada bitme filan yok… Cringe, sosyal medyadaki nefret kültürünün ve onunla ilişkili linçleyici saldırganlığın doğal parçası olduğu için etki-tepki bağlamında çook yaşayacak bir şimdiki zaman kavramı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder