Seksen küsur yaşımdaki annemde olan fotoğraf albümlerini düşünüyorum da, handiyse her bir resimde tanımadığım dünya kadar akraba-hısım var, ileride ne yaparım ben de bilmiyorum, düşünün o kadar da meraklıyım. Babamdan bir sürü fotoğraf kaldı, çoğuna sosyal tarih ayrıntısıymış gibi bakıyorum, oysa babam, onlara bakarken kederle bir şeyler anlatırdı, "şu çocuk şöyleydi", "bu öldü", "onun ismini hatırlamıyorum" gibi gibi...Demem o ki, kıymet bilmezlik olmayabilir bu, insanlar anasını babasını ayırıp, hatırlamadıkları ve kim olduğunu bilmedikleri insanların fotoğraflarını elden çıkarabilirler, bana gayet normal geliyor.
İki genç kadın, görünen o ki, düğün için allanıp pullanıp süslenmişler, kuaföre gitmişler, mahcup, ürkek, mesafeli, cicili bicili hanım hanımcık oturuyorlar... Herhangi bir düğün orkestrasının volümünün- höparlörünün makul ölçülerde kurulmadığı-olmadığı düşünülürse bas bas bağıran bir gürültü içinde ölçülü bir tedirginlikle aralarında fısıldaşıyorlar.
Seksenli yılları mutlu geçirdim diyemem, ondan olabilir, modasını frapan, üslubunu yavan ve bütün iddiasına rağmen heyecansız bulurum. Daha doğrusu memlekette bir karşılığı yoktu bence, punk etkisi bünyemizde görülmedi diyelim... Genç kadınların saçlarına o yıllarda Ajda ve Serpil Çakmaklı saçı filan denirdi, öyle tarif edilirdi. Ajda Pekkan, Simon le Bon havasında giyinir, saçlarını New Wave tarzında biçimlendirirdi. Kuaförlerin Duran Duran'ı filan bildiği yoktu elbette...
Yukarıdaki genç kadınlara, özellikle soldakinin saçlarına takıldım, tüm dünyada sadece kadınları değil erkek saç kesimlerini belirleyen bir tarzdı aslında... Bizde erkekleri bir moda olarak etkileyen karşılığı var mıydı, yoktu, sıradan insanlara ulaşamadı, popülerleşmedi, belki diyorum, Prekazi saçları onun türeviydi, futbolculardan etkilenerek ağır aksak ve ünisex değil çok erkek bir biçimde yaygınlaşmıştı, ancak o kadar olabiliyordu galiba...Ben, "American Boys" saç kestirmiştim de bir kadın hoca tahtaya kaldırıp, "sen hayırdır, değişik" filan diye aklınca rezil etmişti beni... Bir erkeğin düğündeki genç kadın gibi saçını kestirmesi, tam karşılığı bu olduğu için yazıyorum, ibnelik gibi bir şeydi...
1 yorum:
Eski fotoğraflarla ilgili olarak İlkay Yıldız'ın Sepya diye bir kitabı var. Fotoğrafları hayal gücüyle öykülemiş. Çok sevmiştim o kitabı.
Bu fotoğrafın öyküsü de hoşuma gitti.
Yaşanmışlıklar, anlar, eskiler, hatıralar başkaları tarafından bulunup bakılması çok enteresan değil mi?
Yorum Gönder