Yıllar önce, üniversitedeyken üç profesörün konuşmasına şahit olmuştum, birinin duvarında ablasıyla birlikte çekilmiş tatlı bir çocukluk fotoğrafı vardı, diğer ikisi bakıp, sahiden üzülerek o yaşta çekilmiş tek bir resimleri olmadığını söylemişlerdi. Yoksulluk, taşra, ailelerin bir farkındalığının olmaması şu bu... o konuşmalardan etkilenmiştim.
Ne zaman değişti bilmiyorum ama otuzlu yıllarda örneğin, yukarıdaki resmi çizen Kalmık'ın öğrenci olduğu zamanlardan söz ediyorum, Güzel Sanatlar'a sınavla öğrenci alınmıyormuş, zaten öyle büyük bir ilgi de yokmuş, senede on, bilemedin on beş öğrenci başvuruyormuş, hepsi mutlaka alınır, ilk iki sene sonunda hevesli ama yeteneksiz-yetersiz bulunanlar elenirmiş... Yani bir hocanın atölyesine giremeyince öğrenciliğin bitiyormuş... Sanatla uğraşmak meslekten sayılmadığı, kazanç getirmediği için olmalı, aileler çocuklarını göndermiyorlarmış... Hocalar ve öğrenciler için ayrı ayrı gerilim demek bu...Bu riski kim göze alabilir, bu anti entelektüelist ve sanat karşıtı tutumu kimler "göğüsleyebilir"?
Ayla Algan'ın resmini görür görmez hiç çocukluk fotoğrafı olmayan profesörler geldi aklıma... Romalılar, e bu fay hattı değilse nedir?
2 yorum:
Keşke o yıllardaki gibi insanlar gerçek ustalar tarafından yetiştirilebilseymiş.. profesör olabilmek için sanırım entelektüel, onu da olabilmek için üç kuşak kuralı gerekir bence.. o profesörleri aşağılamıyorum, ama ne yazık ki ülkemizde senede 4000 profesörün yetiştiği haberi eğer doğru ise bu bir fay hattı değil kıtaların birbirinden uzaklaşması gibi tektonik bir hareket bence...
Birseylerin demokratiklesmesi kaliteden egitimin kalitesinden odun vererek olmaź.Aksi de kast sistemi olur ki bu da yenilenmeyi ve farkli bakisi engeller.
Yorum Gönder