Bedri'nin güzel çizgilerini değerlendirmek istemeleri anlaşılır bir tercih... gazetecilik algısında o çizgilerin iç gıcıklayıcı olması bekleniyor, Bedri de bunu başarıyor...
Peki bu espriler, bu çizgiler "yerli" mi diye düşünelim. Şöyle anlatayım, yukarıdaki karikatür, Playboy'da yayımlanabilirdi, o sebeple Doug Sneyd dedim, Bedri tam o yıllarda espri ve çizgi olarak Sneyd'ten etkileniyor. Sneyd, Playboy için çalışan ünlü bir çizer...
Ne espri ne de çizgi yerli filan değil yani. Yani üretilen erotizm bir his ve refleks olarak bütünüyle Amerikanvari... Çünkü, o erotizm, ancak Amerikanvari olursa yaşayabiliyordu.
Çizgi romanlardan örnek verelim, Tarkan'daki, Karaoğlan'daki, Abdülcanbaz'da kahramanla sevişen kadınları düşünün, hepsi yabancıydı, gayri milliydi, "gavurdu". Bir teki bile "Türk" değildi, Türk olursa tepki çekiyordu, riskliydi.
Bugün, bu neye benzetilebilir, sosyal medyada erotik pozlar veren, hatta daha da ötesine geçen, işi pornoya vardıran genç kadınlar var, onlar da işin farkındalar, haç simgesi taşıyan kolyeler filan takıyorlar, espriyle söylüyorum "terbiyesizim ama ben zaten gavurum arkaşlar" mesajı veriyorlar.
Popüler kültür, malumunuz asıl olarak çoğunluk değerlerinin içinde yaşar, o değerlerin içinde yabancı olmak, beğenilere bazen güzel bir kılıf olur, özellikle erotizmi yaşatan da neredeyse her zaman "yerli olmayan" şeylerdir, Frengi adlandırmasını düşünün, Helga'yı, Nataşa'yı filan...
Bir arkadaşımla bunları konuşuyordum, "Necati Cumalı'nın Ay Büyürken Uyuyamam öyküleri ne olacak peki" dedi, "hah! dedim "anlatırım."
Devam edeceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder