Bak anlatayım:
Çay var, kahve var, diye dükkânın dört bir yanını döneceksin, çay isteyene çay,
kahve isteyene kahve götüreceksin. Bu arada, karşıdaki otele de arasıra
çıkacak, müşterilerin çaydan kahveden yana hallerini hatırlarını soracaksın...
Tamam mı yeğen? (Muzaffer İzgü, Zıkkımın Kökü).
Dünya: Zaten
görülen ve görülmeyen bütün düşler, bu karanlığın ta kendisi değil miydi? (İhsan
Oktay Anar, Puslu Kıtalar Atlası).
İstinsah: Bir kitaba veya her hangi bir
metne bakarak aynısını yazma.
Kadıköy: Denizin
öbür yakasında Kadıköy, gurup eden güneşin ışıklarına boyalı çehresini,
aynaya
eğilmiş bir şuh kadın gibi, uzatmış, renkler içinde
bahtiyar bir gülüşle parlıyor, için için kızarıyordu. Bu kuytu, karanlık
dehlizin karşısında orası hayalî beldeler gösteren bir sinema şeridi gibi
revnaklı (rengarenk) inanılmayacak kadar şen, aydınlık görünüyordu (Refik Halit
Karay, Memleket Hikâyeleri).
İlmam: Bir
şairin, başka bir şairin şiirini biraz değiştirerek sahiplenmesi.
Mülhem olmak:
Esinlenmek, yazarken bir başka eserden ilham almak.
Çingene: Sevmeyi yalnız bizler biliriz...
Bizler: Batı rüzgarı kadar serbest dolaşan ve kendimizden başka Allah tanımayan
biz Çingene'ler (Sabahattin Ali, Değirmen).
3 yorum:
sözlük yine harikaydı..teşekkürler...
Selam, bloğunuzun konseptini beğendim ve takipteyim kendi bloğuma da beklerim. Sevgiyle kalın...
Harika bir sözlük, emeğinize sağlık.
Yorum Gönder