Dost Kitapevi bu yıl 40. yılını kutluyor. Dost Kitapevi Ankara için çok önemli bir kolektif bellek
mekanı işlevi görmekte. Bu bağlamda sizce Dost, Ankara'nın kültür, sanat
hayatına nasıl bir katkı sunmuştur?
Şimdi çok anlaşılmayacak ama kırk yıl önce şehirde adam
akıllı kitabevi yoktu. Ulus’ta iki üç tane vardı, asıl kitapçılar Zafer Çarşısında
toplanmıştı. Ankaralı edebiyatçıları oralarda görüyordunuz. Solcularla tanışmak
isteyen genç bir ergen olarak çarşıyı tavaf ederdim. Yayımlanan kitap sayısı
çok azdı, hele 12 Eylül sonrasında. Ne çıkarsa okuyabiliyordunuz. Dost, o
kıtlıkta bir vahaydı, iyi bir deposu vardı, dürüsttü, hızlıydı, öğrencinin
halinden anlardı. Pozcu ve palavracı bir tarafı hiç olmadı. Hani devrimciyiz,
solcuyuz, falanız filanız. İşini yapardı. Öyle iyi yapardı ki Türkiye’de bir
benzeri yoktu, Ankara’da taklitçileri oldu. Ankara’ya o kadar iyi hizmet ederdi
ki bence burada Tüyap Fuarı olmuyorsa o hizmet yüzünden olamadı. Her kitabı
bulabiliyordunuz çünkü. Başka ve daha önemli bir tarafı var. Yayıncıya ilaç
olan tarafı… Dost, sadece Ankara için değil memleket yayıncılığı için bir nimet
oldu hep. Kitap çıkarmak iş değil, dağıtmak derttir, dağıttığın kitabın
parasını toplayabilmek derttir. Dost size paranızı öder, mutlaka öder. Para
konuşunca insanlar irrite olabilirler. Onlardan hak ettiğiniz parayı alamamanın
ne olduğunu düşünmelerini isterim. Fanzin çıkarırken paramızı ödeyen ve
ödeyeceğinden emin olduğumuz tek kitapçıydı. Hele dergicilik işlerine girersem çok
söylenirim, Dost dışında Ankara’daki her kitabeviyle ilgili tatsız hatıram var.
Yahu satmışsın dergimi, versene hakkımı, estek köstek. Hiç affetmeyeceğim
onları.
Dost Kitapevi Ankaralılar içi önemli bir buluşma
merkezi; örneğin Kızılay'da buluşulacaksa "Dost'un önünde buluşalım" denir.
Siz bugüne kadar Dost'un önünde en çok kimi beklediniz ve Dost sizin kişisel
hayatınızda ne ifade ediyor?
Hemen her zaman arkadaşlarımla Dost’un önünde buluştum.
Biri gecikirse içeride vakit geçirebilirsiniz çünkü. Öyle bir bekleme yeri paha
biçilmezdir. Dost, benim doğal yürüyüş rotalarımdandır, mutlaka uğrarım,
gezinirim. Hele öğrenciyken flaneur gibi içerde dolaşırdım. Eskiden
kitabevlerinde gezinme imkanı olmazdı, kitapları karıştırsanız, biri yanınıza
gelir, “alacaksan bak” filan derdi. Bence Dost, bunu da normalleştirdi. Galeri
Kültür’de bir adam vardı, içeri girdiğimizde tıslayarak üzerimize gelirdi.
Zülfü Livaneli, hatıralarında aynı adamdan bahsetmiş, öyle şaşırmıştım ki
düşünün adam en az çeyrek asır bu nemrutluğunu sürdürmüş. Ne zorun var, kitabı
sevmese ne diye girsin senin dükkanına.
Bir süredir Ankara'da ve İstanbul'da kitapçılar
kapanmakta, insanlar kitap
alışverişlerini internetten yapmakta, kitapçılara gitmemekte. Bu anlamda
kitapçıların geleceğini nasıl görüyorsunuz?
AVM’ler ve internet alışverişini hesap edersek şehir
esnafını küçülten bir değişim var. Koşullar farklılaştı, kitabevleri ona göre
yaşamak zorundalar. Çok açık biçimde başka şeyler denemeleri gerekiyor. Kendi
adıma yapılabilecek yenilikler olduğunu düşünüyorum. Romantize etmenin, bitti
gitti demenin kimseye faydası yok.
[Söyleşi dedim ama Can Öktemer, benim dışında pek çok Ankaralıya aynı soruları sorduğu bir haber yapmış. Dost Kitabevinin 40.yılı nedeniyle insanlar görüşlerini paylaşmış, linkten ulaşabilirsiniz.]
1 yorum:
2015 yılında Ankara'da askerlik yapıyordum.Ankara'yı açıkçası pek sevmem. Aşağı yukarı herkese olduğu gibi bana soğuk ve mekanik geldi bu şehir hep. Askerliğim kısa dönem olduğu için zaten pek fazla kalmadım. 4 ay kadar Ankara'daydım. Askerlik yapanlar bilir insanın kışladayken en çok istediği şey 2 saatliğine de olsa o tel örgüden dışarı çıkmaktır. Fakat o dönem sürekli bomba ihbarı geldiği için çarşılarımız kitlenirdi.Aşağı yukarı 4 ay boyunda 5 defa falan çarşıya çıkabildik sanırım. Çarşıya çıktığımızda bir çok arkadaşım sinema, bilardo vs gibi aktivitelere giderken ben sabahtan kahvaltımı yapıp bir kaç saat internet kafede ailemle görüştükten sonra kendimi hemen kızılay dost kitapevine atardım. Saatlerce kitaplara bakardım. Çalışanlarla baktığım kitaplar üzerine konuşurdum. Sonra kitaplarımı alıp bir parkta oturup merakla incelerdim. Çok güzel kitaplar aldım ordan hala ara ara bakıp iç geçiririm. Mesela Füruğ'un Yeryüzü Ayetleri'ni oradan almıştım. Ve Didem Madak'ın kitaplarını. Onlara gördükçe kütüphanemde o günleri hatırlarım. Askerlik ve Ankara ile ilgili sanırım kafamda kalan ender güzel şeylerden biri kitaplar ve dost kitapevi.
Yorum Gönder