Oyun, sahnelenmiş olmasına karşın, kırklı yıllar için dahi arkaik duran, hantal bir şairanelikle ve o şairaneliğine hayran bir dille yazılmış bir metne sahip. Sonraki yıllarda hatırlanmamış olması boşuna değil. Cahide hanım, öyle anlaşılıyor ki, kendi olamamış yazarken, ölçüyü kaçırmış veya... Kafiyeli ve ağdalı cümleleri, uzun tiradları oyununu tarumar etmiş...
Niyetim başka, ben asıl olarak oyunun kitaplaşan kapaklarını karşılaştırmak istiyorum. Herhangi bir kitabın kapağını değiştiriyorsanız, ister istemez önceki kapağı bilerek başka bir şey yapmak ister, onu aşmak, yenilemek, ikmal etmek, başka bir yola girmek şu bu gibi bir niyet taşırsınız.
Oyunun kitaplaşan ilk baskısının kapağını aşağıda paylaştım, sevdiğim bir tonu var, bir atmosfer kullanılmış, deniz mi gök mü anlamıyorsunuz, gösteren değil hayal ettiren bir ilüstrasyon... Yukarıdaki eskiz ise bir pulp tasarımı olmuş, çizgi roman da olabilir, bir serüven romanı da... Oyunun romantizmini, serüven operasını tanımlayamıyor ya da ilk akla geleni imliyor... Errol Flynn, genç kadını kollayarak kılıcını çekmiş sanki.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder