Sadece yazı ve sayfalar değil, resimler de birbirini izlesin fikriyle başlamış işe. Buna göre metni okumadığınızda bile resimler başlı başına bir devamlılık içermeliymiş. Busch, üslup olarak hareketli bir çizgici, her karede tiplemelerinin ifade ve jestlerini belirginleştiriyor, ardışıklığı ve kare akışkanlığını o belirginleştirme ile çalıştırıyor. Bu da tempo demek... Heyecan verici...
Babam, ellili yıllarda çıkan Hürriyet gazetesinin pazar günleri çıkan renkli pazar ilavesinden nasıl etkilendiğini anlatırdı. Filmler bile siyah beyaz... "Dakikalarca bakardım, saklardım" diye heyecanını paylaşmıştı... 11 yaşında bir çocuk için kim bilir ne kadar büyüleyiciydi.
Busch da okurlar ve diğer çizerler üzerinde böyle bir etki yaratmış ... Hayranlık yaratmış, taklit edilmiş ve bir çığır açmış, çizgiyle hikayeler anlatmanın öncüsü olmuş...
Gel gör ki, şöyle bir şey yapılmış, Kara Murat'ın çizgileri bir başka çizere birebir kopyalatılmış, bunu da ismi sahiden lazım değil kıdemli bir çizer yapmış... Kara Murat, çok çok kötü bir kalitede çıkmış böyle olunca... Yani kopyalatılınca Abdullah Turhan çizmemiş mi oluyor, ne düşünmüşler sahiden merak ediyorum. Kitap, muhtemelen mahkemelik olacak...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder