Yine yaz akşamları. Yaralı
tekneler, küflü sesler. Erdek’te çay bahçeleri, bıkkın orkestra, tatsız
garsonlar. Ezine, Susurluk, Bandırma, Burası Ankara, Orası Samsun! Yalandan
bayılanlar, bilmezden gelinenler, kaybolan Dayılar… Uykusunda ağlayan adamlar,
pişmanlar, yorgunlar. Para için mırın kırın, laf dokunduran konuşmalar. Nerede
bu Türkan Şoray?
Mahir Ünsal Eriş, sokaktan
gelen gürültüyü, bangır bangır Yıldız Tilbe dinleyen evleri resmediyor. Bi
gevezeleşip bi susanları, iyi olalım be ne olur diyenleri, helallik isteyenleri
anlatıyor.
Olduğu Kadar Güzeldik, gazoza doğru çocuklaşan hikâyelerle çağlıyor, zamana
dokunuyor. Eriş, hüzünlü mağlupların iyimser yazarı olmaya devam ediyor.