Sylvia Kristel ölmüş, aralıklarla duyuyorduk, kanserdi. Bildiğiniz gibi yetmişli yıllarda oynadığı Emmanuelle serisiyle ünlenmişti. Çok konuşulan ve global ölçekli olan bir erotik simgeydi. Bu biçimde ünlenen pek çok kadın oyuncunun sonraki hayatı her nedense kötü geçiyor, sayısız tatsızlık yaşıyor. Pişman olanlar, uyuşturucuya bulaşanlar, başarısız evlilikler yapanlar, çeşitli skandallara karışanlar, dindar olanlar, intihar edenler-intihara kalkışanlar gırladır. Kristel bunların hemen hepsini kısmen yaşadı, iyi oyuncu sayılmadı, başka türlü bir kariyer yapamadı, isminden yararlanmak isteyen yapımcılar oldu, bir kısmı o ismin filme zarar verdiğini söyledi. Olmadı. Kültürlü bir kadındı, aklı başında laflar ediyordu oysa, illa güzel görünmek zorunda değilim diyordu. Sağlığını bozacak ölçüde (çok ama çok) sigara içiyordu. Uyuşturucu tedavisi gördü. Hayal kırıklıklarıyla başa çıkmak için resme başladı gibi sanki...En azından ben öyle düşünüyorum. Anılarını yazdı, pek parlak olmadığı söyleniyor, okumadım. Hakkında hiç de fena olmayan bir belgesel hazırlandı yakınlarda meraklısı bulup seyredebilir.
Yukarıdaki görsellerin Kristel'le doğrudan ilgisi yok ama hep söylerim, hayatı arzunun yönettiğine inanıyorum. Trash kültüründe, Kristel'in oynadığı filmlerde sıkça konu edilir arzu ve ihtiras. Kendisi uzun yıllar ihtirasın kraliçesiydi. Adı geçtiği her ortamda erkekler ve kadınlar muzipçe tebessüm ediyorlardı, galiba hatırası yaşayacak. O muzipçe gülen (ve artık yaşlanan) ergenler uzun yıllar ona bir selam gönderecekler .
[Ölümünde, on yıl önce yazmışım, 17 Ekim 2012]
1 yorum:
O yıllarda Sylvia Kristel filmleri herhalde biz ergenler dışında pek fazla kimseye hitabetmezdi ama bu tür filmlerin müzikleri radyolar dahil hemen her yerde çalınırdı. Emmanuelle, "Story of O" filmlerinin müziklerini duyunca hemen 70ler geliyor aklıma.
Yorum Gönder