İlk bakışta "demode" duruyor, otuz yıl öncesinin düsturlarını hatırlatıyor dedim. Sonra hatırladım ki, bu zaten bilerek yapılan bir şey, 27 Mayıs sonrasına "İkinci Cumhuriyet" denirdi ve Atatürk döneminin yeniden inşa ve ihyası fikri popüler kültürü etkiliyordu. Fabrikalar çoğalırsa toplum zenginleşir ve "ilerlerdi", "modernleşir, zenginleşirdik.
Tüten fabrika bacaları, bugün bizi rahatsız ediyor ve imge olarak, doğanın katliyle ilgili pek çok olumsuz şeyi çağrıştırıyor. Refahı gelişmeyi filan değil bizatihi "ölümü" imliyor. Çok değil elli yılda değişen bir algı... O tarihte sorgulanmaması mı bir hata mıydı? Veya kimseyi rahatsız etmemesi bize niye tuhaf geliyor? Her dönemin doğruları var, doğru ya da yanlış ararken, dönemin zihniyetini bilmek gerekiyor, kaçırmamak, atlamamak...
5 yorum:
sayın admin, çok doğru tespitlerinizi, 20 yıldır fabrika işçiliğimde gördüklerimle doğruluyorum. ekliyorum.
roma, bizans ve osmanlı dönemlerinde, tarım arazisi olarak Constantinople' nin meyve ve sebze ihtiyacını karşılayan Dilovasındayım.
Bir kaç yıl önce dev sanayii fabrikaları yapıldı. yapılırken kiraz ağaçları bulldozer iş makinalarıyla yerinden söküldü. sonrasında yapılan her fabrikaya arazisinin içinde su kuyusu yapıldı. fabrika içersindeki iş makinalarının su kullanımı yine bu yeraltı sularımızdan karşılanmaktadır. doğayı umursamıyoruz.
kimya tesislerinin yanından geçerken akciğerlerimizi hissettiren metalik bir koku yayılıyor.
Aslında Tanzimat'la başlayan bir süreç; Davutzade'nin ütopyasında vardır 'Büyükada'yı kara bulutlar gibi saran bacaları' heyecanla anlatır. 60'lara kadar sürdüğünü bilmiyordum. Peki fabrika bacalarının çevre kirlenmesi mevzusuna bağlanması ne zaman başlamış olabilir, 70'ler?
derin incelemeleriniz ve bilgilendirmeler için teşekkürler
Refik'e
Fabrika bacaları meselesi popüler kültürümüzde 80'li yılların sonunda başladı. Selamlar, kolaylıklar
Teşekkürler Levent Bey. Kolaylıklar diliyorum.
Yorum Gönder