Bir ebeveynle eşit ilişki kuramazsınız; yaş, tecrübe,
itibar, konum söz konusu edilirse bunun neredeyse imkânı yoktur. Oysa
arkadaşlık, tek kelimeyle eşitliğe dayanır, bu eşitliği sağlayan seçme imkânıdır.
Evet, insan zorunluluklarla geçici olarak arkadaşlıklar kurabilir; o sokakta, o
sınıfta, o işyerinde birileriyle kendiliğinden hempalık edebilirsiniz ama sonra
o geçicilik biter, bir kez daha seçersiniz. Farklılıklar arttıkça arkadaşlığın
ömrü kısalır, geçmişi yâd ettiğiniz, nostalji mezesi ettiğiniz birilerine
dönüşür eski arkadaşlarınız. Ergenlik geride kalmış, dünyalar değişmiş, eski
tanıdıklar ve hatıralar dışında konuşacak lafınız kalmamıştır. Yahu, “Bu çocuk
şiir yazardı, nasıl esnaf oldu?” “Bu çocuk solcuydu, ne zaman Kürt düşmanı oldu?”
“Nerden çıktı o sakal?” derken bulursunuz kendinizi… Birbirlerini
eleştirebilenler daha yakın arkadaş olabilir, arkadaşlıklarını eskitebilir gibi
gelir bana. “Dost acı söyler” misali bir hakkı vardır o yakınlığın, diyeceğini
der ve o eleştiri kabullenilir.
İnsanın yaşadığı çevre, hayatını, tercihlerini ve
arkadaşlıklarını etkiliyor. Ailemizle itişirken, büyümeye çalışırken,
çevremizde bize arkadaşlık eden kim varsa, onlara sığınıyoruz. Sonra güç
kazanınca, baş etmeyi öğrenince, bir yandan aileyle hesaplaşıyor diğer yandan
arkadaşlık seçimlerimizi değiştiriyoruz. Ben yazar olmak istedim hep,
çevremdeki arkadaşlarımın benzer bir hayali yoktu, uyum sağlamaya çalışarak bir
flaneur gibi gezinip durdum
aralarında. Mahallemden bile isteye koptum, delikanlılık defterini kapatmıştım.
Akademisyenlik, editörlük, derken enikonu kitaplara gömüldüm, çok az insan gördüğüm bir hayat sürdürüyorum, başka
bir tercihte bulundum demek istiyorum. İnsanların kavgacılığına, sertliğine,
tahammülsüzlüğüne eskisi kadar katlanamıyorum. Yoğun bir kaçma arzusu
duyuyorum. Bunun sonucu, çevremdekilerin seyrelmesi oldu ister istemez. Geçmişte,
beni eğiten, beni sağaltan, beni koruyan arkadaşlıklarım oldu. Şimdi diyorum,
arkadaşa ihtiyacım yok mu? Öğrenmeye, korunmaya, terapiye eskisi kadar gerek
duymuyor muyum? Soru çok: İnsanlar, arkadaşa en çok ne zaman ihtiyaç
duyuyorlar? Büyürken mi? Evet, bunu kendimden biliyorum, arkadaşlarım olmasa
ebeveynlerle, pedagoglarla, öğretmenlerle baş edemezdim. Peki yaşlanırken?
Bakımevlerinde yaşıtlarıyla bir arada yaşamak isteyenler tanıyorum. İleriki
yaşlarda evlenenler, yalnızlık diyorlar ama arkadaşsızlıktan korkuyor olmalılar…
Cevabı yok bu soruların… Kişisel bir inanışım var, naif gelebilir, ben insan, insanı iyileştirir fikrine
inanırım. Malum, hepimiz, bizatihi faili olarak insan, insanın kurdudur fikrini yaşatıyoruz.
1 yorum:
Arkadaşlıkların çogunlugu zorunluluklar ile oluşmakta artık
Yorum Gönder