Onun ülkesi sonbahar, hep karalar ve griler; yaralı tekneler,
küflü sesler. A suivre mümessili Tarkovski mühürlü kareler. Nemden çürüyen
yalnızlıklar.
Soner Tuna, buğday başakları arasından çıkan Moby Dick.
Çingeneler zamanı. Kalabalıkların kıyılarını dövdüğü zenci ada.
1 yorum:
Feysbukta yazdıklarımı da buraya aktarayım:
Soner’in sağlığı iyi değildi ama dikkat ediyordu, fena değildi sanki, bana öyle söylüyordu veya… Her ölüm erkendir ama ne bileyim… ilgilerim ve uzun yıllara dayalı bir geçmişim olduğu için çok sayıda karikatürist, ilüstratör ve çizgi romancı tanıyorum. Hasbihal ediyorsun, biliyorsun, denk düşerse vakit geçiriyorsun, hal hatır soruyorsun filan… Soner, sadece o kadar değildi benim için… Önceden çalışmalarından biliyordum ama garip bir tesadüfle Soner’le askerde 1995 yılında tanıştık. Çok iyi bir insandı, karıncaezmez derler ya… Havasından mı suyundan mı bilmiyorum… Hepimiz bir şey anlatırken, bir başka şeyi azımsıyoruz, kanırtıyoruz, kızıyoruz, haksızlığa uğradığımızı filan söylüyoruz… Soner’in biri hakkında öfkeyle konuştuğunu hatırlamıyorum. Sessiz sakin işinde gücünde biriydi… Mağduriyet edebiyatı yapmazdı. Büyük sanatçı, gerçek sanat şu bu sıralamazdı. Çizgili işlerle uğraşanlar pek okumazlar, pozunu yaparlar ama öyle adam akıllı kitap düşkünü olan sahiden çok ama çok azdır. Soner okurdu, edebiyata yakın biriydi. Sakindi, kendini de yaptıklarını da abartmaz, uğraşırdı, didinirdi… İyimserliğini, saflığını, insanlığını, kendi halindeliğini çok özleyeceğim… Ailesine ve yakınlarına başsağlığı dilerim.
Yorum Gönder