*Çocuk
yaşlarınızda çizgi romanlar, mizahi dergiler-yazılar ilginizi çekmiştir.
İlerleyen yaşlarınızda bu ilginin devam etmesinin nedeni nedir ?
Sevgi,
sempati ya da aşk denebilir sanıyorum.
*Bu türlerin
akademik anlamda literatür oluşturabileceğine sizi ikna eden ne oldu ?
Motivasyonumuzu
kişisel iştah ve arzularımız belirler daha çok. Genel anlamda akademide daha
ciddi, daha büyük ve daha önemli olana yönelik bir itibar kriteri vardır. Biraz
onunla da cebelleşmek ve algıyı ucundan kıyısından değiştirmek istedim galiba.
Üstelik yurt dışında bu konuda yapılmış binlerce çalışma vardı. Burası için
yeni görünen ama yapılması gereken bir şeyi denediğimi düşünüyorum. Popüler
kültür ürünlerinin, ülkeyi, kamusallığı, zihinsel kalıpları anlamak için önemli
olduğuna inanırım.
*Çizgi romanlar,
mizahi dergiler v.b türler için yaptığınız akademik çalışmalar nelerdir ?
2007
yılında üniversiteden istifa ederek ayrıldım, öncesinde ve sonrasında yüzlerce
dergi ve gazete makalesi, yurt içi ve dışında yirmiye yakın akademik dergi
yayını ile sanıyorum on civarında kitap çıkardım. Bu niyetle üretmiyorsunuz
elbette ama çalıştıkça ve yıllar geçtikçe bir birikim oluşuyor.
*Ülkemizde çizgi
roman denince macera-bilimkurgu-fantastik temalar akla geliyor. Peki toplumsal
gerçekler çizgi romanlarda yer almalı mı ?
Grafik
romanlar bunu yapıyor, daha yavaş ve edebi hikâyeler anlatıyorlar.
*Yurtdışında
sinemaya,televizyon dizilerine uyarlanıp büyük bir piyasa oluşturan çizgi
romanlar ülkemizde hangi konumda?
Bu
söylediğiniz daha çok Kuzey Amerika için geçerli. Orası ve belki Japonya ile
Fransa dışındaki hiçbir ülkede o denli büyük ve hararetli bir “piyasa” yok.
Türkiye’de de yok.
*Bir yazınızda,
daha önce çizgi romanların kahramanlarına Türkçe isim vererek çevirildiğini
belirtmişsiniz. Bunun yerine Türk kahramanların olduğu yerli çizgi romanlar
yazılamaz mıydı ?
Türkiye’ye
yoğun olarak dahil olduğu yıllarla ilgili galiba bu söylediğiniz. O yıllarda
yetişmiş, devamlılık gösterebilecek üreticilerimiz olmadığı için mümkün
değildi, çizilemezdi, yazılamazdı.
*Klasik romanların
,grafik-roman uyarlamaları ilgi gördü ve yerli eserlerin de grafik-roman uyarlamaları
yapıldı. Bu uyarlamaların eserlerin değerlerini olumlu veya olumsuz nasıl
etkiliyor?
Onlara
grafik roman değil uyarlama demek gerekiyor. Edebiyattan yapılan her türlü
uyarlama risklidir, birinde sözle anlatırsınız, diğerinde görsel ardışıklık ve
diyaloglarla… Olumlu ve olumsuz dediğimizde ister istemez pedagojik bir
tartışmaya dahil olmak zorundayım. Bunu da yapmak istemiyorum. Siz ilgi gördü
diyorsunuz, bu uyarlamaların niteliği çok düşüktür mesela. Büyük reklamlarla bir
kampanya yapıldı ve satıldı o kadar. Arkası geldi mi? Hayır. Uyarlamaların
okuma alışkanlığı yaratacağına ilişkin iyimserlikse çizgi romanı hiyerarşik
olarak önemsizleştiriyor. Basit bir mantıkla çocuklar önce çizgi romanla
tanışacak, aldığı okuma hazzıyla roman ve öyküye, sahici edebiyata yönelecek
vs. Sanatlar hiyerarşisinde edebiyat yukarıda çizgi roman aşağıda görülüyor,
çocukların daha iyi ve güzele ulaşılabilmesi için çizgi roman
araçsallaştırılıyor. Oysa çizgi roman, bir hissi, bir zevki ya da birilerini
bir yerden bir yere götüren servis aracı, aşağıdan yukarıya taşıyan asansör
değil. Kendine özgü bir başka anlatım aracı, bir sanat türü.
*Çizgi
romanlar,karikatür-mizah dergileri güldürü öğelerini daha fazla içerdiği için
diğer edebi türlere göre önemsenmemiş ve "boş edebiyat" olarak
görülmüş olabilir mi ?
Muhtemelen.
Şunu da düşünmek gerekiyor elbette, meseleye sanat ve popüler kültür üzerinden
bakacaksak, popüler kültürün geniş bir bölümü niteliksizdir, çizgi romanlar da
böyledir. Nitelikli ve iyi hikâye ise nerede olursa olsun değer görür.
*Günümüzdeki
alternatif kültür-sanat dergilerinin, blogların, sosyal medyanın yeni yazmaya
başlamış olanlar için avantajları veya dezavantajları nelerdir ?
Yazar
olmak için, çok okumak ve çok çalışmak, çok yazmak gerekiyor. Bunu yaparsanız,
nerede, nasıl yaparsanız yapın yazar olursunuz. Sosyal medya, karşılaşmaları
kolaylaştırıyor ama bu sürat, kimseyi yazar yapmaz, o iş emek istiyor, çok
külfetli ve ağır bir süreç.
[Erciyes İletişim Gazetecilik Bölümünde okuyan Muharrem Gündoğan isimli bir öğrenci arkadaş, bitirme ödevi için bu soruları sordu.]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder