Çizgi roman kültürü ne zaman ve nasıl başlıyor?
Çizgi roman, temelde gazetelerde gelişen bir anlatım
aracı, gazetelerin okur yazar olmayan ya da kitlenin yazı yoğun sayfalara ilgi
göstermediğini fark eden gazete patronlarının teşvikiyle ortaya çıkmıştır. Bol
resimli az resimli hikayelere yönelik ilgiyi kullanan gazeteler birbirleriyle
rekabet ederek türün gelişmesini sağlamışlardır. 19.Yüzyıl sonları diyebiliriz,
tüm dünyada yaygınlık kazanması II.Dünya savaşı sonrasıdır.
Bu yayınları en çok benimseyen ülkeler olarak ABD,
Fransa/Belçika, İtaly ve Japonya öne çıkıyor. Bunun belli sebepleri var mı?
Öncelikle bu ülkelerde gelişkin bir basın endüstrisi
var, bunu hatırda tutalım. Tüm dünya çizgi romanını etkileyen Amerikan
üretimleri buralarda büyük yaygınlık göstermiştir. Ülke çizgi romanlarının
tarihlerine bakıldığında her yerde Amerikan tarzı üretimlerin taklit
edildiğini görüyoruz. Üretimlerin maddi karşılığını yüksek teliflerle verebilirseniz
üretimi de teşvik edersiniz. Bu ülkelerde çizgi roman sanatı ticari ölçülerle
artmış, taklitten sıyrılıp sanatsal ve estetik biçimlerde gelişmiştir. Bizde
Gırgır neden çok üretici çıkardı, o dönem iki yüz elli bin satan dergiler vardı
ve bunun büyük bir maddi getirisi oluyordu. Para olunca yeni çizerler
çıkıyordu.
Sizin en sevdiğiniz ekol hangisi?
Ben hikayeyle ilgilenirim, ekol tartışması daha çok
fanlar arasında gelişir. İyi hikayeyse okurum…
Çizgi romanlar, en az düzyazı kadar net ve güçlü toplumsal
portreler çizebiliyor. Çizgi romanların, derdini anlatırken düzyazıya kıyasla
en büyük avantajları neler?
Çizgi romanlar söz sanatlarını kullanmakla birlikte
asıl olarak görselliğiyle öne çıkarlar. Çizgi romanın edebiyatla kıyaslanmasını
doğru bulmuyorum, ona göre avantajları ve dezavantajları var. İyi hikaye zaten
kendini gösterir, hangi mecrada nasıl kullanılırsa kullanılsın hemen sizi
sarıverir. Görsellik başlı başına bir avantaj olamaz, mutlaka etkilidir ama
bunu edebiyatla kıyaslamanın artık anlamlı olmadığını düşünüyorum. Edebiyatın
da çizgi romanın da gerilediği, güç kaybettiği bir çağda yaşıyoruz ama her
ikisi de hala sağlam hikayeler anlatabiliyor, buna baksak ve bu tür özcü
savunmaları bir kenara bıraksak daha iyi olur.
Özellikle ABD’de süper kahramanlarla çizgi romanlar iç
içe geçiyor. Bunun sosyal ve politik sebepleri neler? İlk süper kahramanların
Büyük Buhran ve 2. Dünya Savaşı sırasında çıkması ne anlama geliyor?
Amerikalılar, otuzlu yıllarda suç oranının çok arttığını,
adaletin suç şebekeleriyle başa çıkamadığını, bu yüzden de her şeye gücü yeten
yenilmez kahramanların öne çıktığını iddia ediyorlar. Telafi etmek, açık
kapatmak, üstünü örtmek gibi bir şey. Ben çok da tasarlanmış gibi olmuyabilir
diyeceğim. Süpermen ilginç bir fikre dayanıyor. Beklenmedik biçimde çok satınca
rakip firmalar benzerlerini yaratıyorlar, bir anda birbirine benzeyen ve
yenilik getiren kahramanlar çıkıyor. Bu çokluğu ve bir üslubu, piyasa
belirliyor. Çizgi roman deyince siz bunu anlıyorsunuz. Herkes bu piyasa
beklentisine göre yazıp çiziyor. Şunu demek istiyorum, toplumda böyle bir
beklenti oluştu ve süper kahramanlar buna denk düştü demek yanlış değil ama
satan bir şeyin tekrar tekrar satılıp üretildiği bir piyasa ekonomisini de
hesap etmeliyiz. Neden Oğuz Aral benzeri çizer çoktu, o çizgi satıyordu da
ondan…
Captain America’daki sembolizmi nasıl okuyabiliriz?
ABD’nin adını, renklerini, bayrağını taşıyan, 2. Dünya Savaşı’nın en kritik
yıllarında ortaya çıkan, silahı değil, sadece kalkanı olan ve ilk bölümünde
Berlin’e gidip Hitler’e yumruk atan bir karakter. ABD’nin kendi hakkındaki
algısını çizgi romanlar üzerinden nasıl okuyabiliriz?
Bu tür üretimler yerel piyasaya yöneliktir ve ister
istemez milliyetçidir. Hemen her ülkenin milliyetçi kahramanları vardır. Kaptan
Amerika, Amerika dışında ticari başarı kazanabilmiş bir örnek değildir. O
sebeple Amerikan imgesini onun üzerinden tartışmayı çok anlamlı bulmuyorum.
Süper kahramanların fazla üzerinde durulmayan
alter-egoları hakkında neler söyleyebiliriz? İhtiyaçtan ortaya çıkan “önemsiz”
karakterler mi yoksa o kılığa girmenin, fark edilmemeye yettiği ince bir toplum
eleştirisi mi?
Çocuk zekasına hitap eden bir espri var burada.
Masallardaki en zayıf karakterin devi yenmesi gibi burada da bir tezatlık var.
Alter ego hakkında Amerikan mizahı o kadar çok konuşur ki Mad dergisi yarım
asırdır bunun esprisini yapıyor.
Her geçen gün yenileri çıkan sinema
uyarlamaları hakkında ne düşünüyorsunuz? En beğendiğiniz ve en zayıf
bulduklarınız hangileri?
Ticari başarı kazandıkları için yenileri çekiliyor,
genel olarak mainstream nitelilikler ve bu anlamda iyi birer piyasa filmiler
diyebilirim. Büyük beklentiyle seyretmiyorum
Türk çizgi romancılığının karakteristik öğeleri neler?
İstanbul’da geçen çizgi romanlardan en dikkat çekici olanlar hangileri?
Bizde undergorund eğilimli ve komik
çizgili bir anlatım tarzı hakim oldu hep. İstanbul, bütün hikayelerin geçtiği
yer olarak kendini vareden bir metropol. İstanbul’da geçmeyen çizgi roman
sayısı çok az. Türkiye’de hayat İstanbul üzerinden akıyor. İstanbul dışında her
yer taşra ve bu durum çok belirleyici. Bugün mizah dergileri orta üst sınıf,
okur yazar genç bir okura hitap ediyor, üretimler de onların dünyalarına yakın
biçimde gelişiyor.
--Röportaj Timeout İstanbul Ağustos 2012'de çıktı.
Onur Uygun soruları sordu. Çatık kaşlı adamın
fotoğrafını Evren Özesen çekti.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder