Çizgi romanın yaygın olduğu pek çok ülkenin aksine Türkiye’deki çizgi roman üretimi yetişkinlere yöneliktir. Başarılı olmuş yerli çizgi romanların çoğu önce gazetelerde yayınlanmış, sonra dergi –daha sonra film- olarak farklı alanlara sıçramıştır. Gazete okurunu yakalamak çizerlerin öncelikli amacı olmuş, üretimlerini baştan ayağa etkilemiştir. Tarihi bir konuya dayanmak çoğunlukla yerli olmanın ön şartı gibi görülmüş, yetişkinleri düşünerek erotizm ve şiddet, (dünya çizgi romanıyla kıyaslanmayacak ölçüde) belirleyici olmuştur. Özellikle erotizm söz konusu edilirse, Türkiye’de çizgi romanlar memleket basınının erotizm membaı olmuşlardır. Baskı tekniklerinin yetersizliği nedeniyle gazetelerde yeterince fotoğraf kullanılamadığı dönemlerde yerli çizgi romanlar “çıplak kadınları” ve “çarpıcı sevişme sahneleriyle” ayrıca ilgi çekmişlerdir. Yayınlandıkları dönemlerin sansür mantığını zorladıkları rahatlıkla söylenebilir. En azından Yetmişli yıllara kadar öpüşme “resimlerinin” en çok görüldüğü gazete köşeleri çizgi romanlar olmuştur. Çoğu çizgi romanın finalinde kahramanın serüvende yandaşlık ettiği kadını öpmesi adettendir.
Yerli çizgi romanlarda öpüşme -dolayısıyla sevişme- sahnelerinin çoğalması Ellili yıllarda yirmili yaşlarında olan bir kuşağın üretici olarak sahne almasıyla gerçekleşmiştir. Bu, Hollywood’un öpüşme sahnelerini yaygınlaştırmasıyla birlikte düşünülmesi gereken bir çoğalmadır da aslında. Öpüşme ilk örneklerde sevişme sahnelerinin başlangıcı olarak düşünülmüştür. Öte yandan hikâyelerin işlenişinde ne öpüşmelerin ne de sonrasının bir gerilim oluşturduğunu söylemek mümkün değildir.
Altmışlı yılların çizgi romanlarında yer alan kadın tiplemeler, farklı karakter özellikleri göstererek cinselliklerini bir silah gibi kullanmışlar, öpüşmenin işlevini değiştirmişlerdir. Edepli, ölçülü ve gerektiği için verilen buselerin yerini iştahlı, nerdeyse arzudan çatlayacak olanları almıştır. Ölçüp biçilmiş bir mesafeyle sunulan kadınların şehvetle erkeklere sarıldıkları resmedilir olmuştur. Cinsel ilişkinin sadece ima edildiği dönemler geride kalmıştır. Çoğu yerli çizgi roman gazetelerde tefrika edilirken günlerce “sevişerek” var olmuşlardır. Dudakların aralandığı, yarı açık ağızlarla “edepsizce” öpüşüldüğü görülmektedir.
Buna karşılık mizah dergilerinde üretilen çizgi romanlar gerçeklik vehmi yaratmaktan çok varolanı komikleştirmeye çalıştıkları için öpüşmeyi bir gerilim noktası olmaktan çıkarmışlardır. Bu çabalarını özellikle dudaklara, yüz güzelliğine odaklanan hakim erotizm anlayışını ters yüz etmek istemelerine bağlamak da mümkün. Erkek kahramanların çıplak görünen her kadınla sevişmesi, yalnız uyuyamaması, hanlarda çıkan her kavganın sonunun mutlak cinsel ilişki ile bitmesi mizahçılar tarafından bugün dahi komikleştirilmektedir. Günümüzde kadın-erkek ilişkilerine odaklanan epeyce bir yerli çalışma olmasına karşın öpüşme melodramatik ve nerdeyse arkaik bulunuyor olmalı ki geçmişe nazaran pek resmedilmiyor.
[Tam Macera dergisi için yazdığım temelde görselliğe dayalı-bol resimli bir çalışmanın metin kısmı, Nisan 2007]
[Tam Macera dergisi için yazdığım temelde görselliğe dayalı-bol resimli bir çalışmanın metin kısmı, Nisan 2007]
2 yorum:
Hocam hiç yakışıyor mu size :)
Moda, insanın kendine yakışanı giymesidir...Hoh hoh
Yorum Gönder