Espriler, o yılların deyişiyle "fıkra" mantığını izliyor, biri bir şey söylüyor, diğeri ona komik bir cevap veriyor filan, günümüzde olsa hemen ardından bir gülme efekti eklenirdi diyelim.
Görseli paylaştım ama blogger bir zaman sonra bu görselleri küçültüyor ve bezen okunmaz oluyor, o sebeple iki espriyi alıntılayacağım.
Girgin Ali, dönemin İstanbul Valisi Gökay ile konuşuyor, Küçük Vali : "Kadınlara sarkıntılık edenler karşılarında beni bulacaklardır" diyor, Girgin espriyi patlatıyor: "Vilayette, belediyede işi olanlar mutlaka bir sarkıntılık mı yapsınlar üstad?"
Bir başkasında, Girgin Ali, trafik polisiyle konuşuyor, bu kez soruyu soran kendisi : "Seyrüsefer için hep böyle mi yol verirsiniz?" Memur, "Evet ama bazen de boş veririz" diye lakaydiliği esprileştiriyor.
İki espri de belediye ve şehir hayatına ilişkin düşünülmüş, güleç bir serzenişleri var, asla sert değil, hasmane değiller...Bizim mizahımız, tıpkı bu örneklerde oldyğy gibi, pansuman eden, tatlı tatlı ikaz eden bir yönde iki kişiyi karşılıklı konuşturarak espriler yaptı. Üstelik bunu bir asır boyunca yaptı, etkileri de eni konu geçmiş sayılmaz. Buna söz komiği dersek, dikkat ederseniz, özellikle twitter esprileri benzer bir mantıkla işliyor, bir tivitin altına girip insanlar ters yüz edici espriler yazıyorlar...Geçmişin gazeteci fıkracıları da benzer biçimde yazıyor, akıl yürütüyorlardı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder