
Pazartesi, Ekim 31, 2011
Vicdan da Sızlasın Diye...

Pazar, Ekim 30, 2011
Cumartesi, Ekim 29, 2011
Cuma, Ekim 28, 2011
Mor Menekşeler 3.Bölüm Fragman
Mor Menekşeler 3.Bölüm Fragmanı
31 Ekim 2011 Saat 19:55
Yönetmen:Serdar Akar
Senaryo: Levent Cantek
Müzik: Onur Özmen
Perşembe, Ekim 27, 2011
Çarşamba, Ekim 26, 2011
Pazartesi, Ekim 24, 2011
Kötülükle...

Hayata, konuşmalara ve şikâyetlere kötülükle başlayamayız. Kötülükle karşılaşmak ve bu deneyimi yaşamak bizi derinden etkiler ve her düşüncemizi belirler, bunu yadsıyor değilim. Bazen öyle bir öfkeyle karşılarız ki onu kolay kolay unutamayız. Deprem olduğunda bunu hakettiler demek tabii ki doğru değildir, utanmamızı gerektirir. Utanmayan da iyi insan olamaz. Memleketteki sıradan faşizm öyle bir halde ki, öyle bir hınçla dolu ki her konuşmayı, her iddiayı baştan ayağa dönüştürüyor. Tuhaf biçimde yadırgamıyoruz, diyoruz ki bu adamlar böyle… Bunlar doymaz ve utanmaz… Her insanın ölümü kötüdür, hiçbir ölüm haklı olamaz, bizi mutlu edemez. Eğer her meseleye aktüel didişmelerimizle bakarsak insanlığımızı, iyi bildiğimizi sandığımız doğrularımızı ve inandığımız düşünceleri yitiririz. “Allah’ın parmağı yok ki” “taş atarken düşünselerdi” demek, lafı “şehitlerimize” getirmek hangi insaniyetle açıklanabilir. Benim derdim şu, konuşmaya bu laflardan başlamamak gerekiyor. Çünkü bütün bu açmazda ve katukillide derin bir iyilik ve iyicillik de var, başka türden bir hassasiyet de var. Depreme yardım eden, hatırlayan, üzülenler de var, bir şeyler yapıyorlar. Hınçlarımızın bizi dönüştürmesine direnmemiz gerekiyor, hayatla olduğu kadar kendimizle de mücadele etmemiz gerekiyor. Konuşmaya kötücüllüğü teşhir ederek değil de o kötücüllüğü akılda tutarak ama o iyiliği vurgulayarak başlarsak başka türlü yaşayabiliriz gibi geliyor bana. Kastettiğim Polyannacı bir iyimserlik değil tabi ki… İnsan teki kötüdür diyenler çıkabilir, tartışırım, ben insanın iyi şeyler yapabilme yeteneğine inanıyorum…
Pazar, Ekim 23, 2011
Cuma, Ekim 21, 2011
Perşembe, Ekim 20, 2011
Çarşamba, Ekim 19, 2011
Salı, Ekim 18, 2011
Pazartesi, Ekim 17, 2011
Hayali ile Cevriye
Mor Menekşeler bu akşam 19:55'te TRT1'de başlıyor
Tekrarı 21:45'te...
Yönetmen: Serdar Akar, Senaryo: Levent Cantek, Müzik: Onur Özmen
Cumartesi, Ekim 15, 2011
Cihangir'in Barbar Kedisi

Televizyonda anlatılmayanı anlatmak meselesini sadece espri düzleminde değerlendirmek eksik olur. Televizyonun ve geniş anlamıyla anaakım anlatıların gerçeklik vurgusu, espri evreni veya ahlaki yönsemesi ibret alma, ölçülü bir erotizm veya çoğunluk değerleriyle uzlaşan bir bağlamda gelişir. Kadınlar güzel, erkekler güçlü ve yakışıklı, ahlak dengesi iyicillik lehinedir. Gırgır ve Oğuz Aral mizahı, böylesi bir anlayışın çok dışında değildi: Mutlaka (saf, çelimsiz, yetersiz, çirkin) erkekleri komikleştiren Gırgır, bunu yaparak erotizmi işlevselleştirir, güzel kadınla aşk-seks yapabilme ihtimalini mizahileştirirdi. Kadınların yüzleri komikleştirilse de vücutları cinsiyetçi bir gözle belirginleştirilerek -erotik bir objeye dönüştürülürdü. Leman, başka şeyler denedi ama bu anlayışın fersah fersah uzağında değildi. Şunu yaptı: Ergün Gündüz, Gürcan Özkan, Şevket Yalaz, Gürcan Gürsel gibi isimlerin öncülük ettiği temiz, az çizgili, berrak, erotik mizahın hakim olduğu anlayıştan uzaklaştı. Mehmet Ali Erbil'in yarışma programlarında hostes kızlarla Aydemir Akbaş-Suavi Sualp mizahı yaptığı, komedi dizilerinde Karagöz namzeti erkeklerin seksapel kadınlar karşısında şekilden şekle girdiği düşünülürse bu doğru bir tercihti. Aslında ta en başta, Leman, Gırgır'ın net ve hijyenik evreninden farklı bir şey yapma iddiasıyla yola çıkmıştı. Leman, özel televizyonların çoğaldığı dönemde kendi okurunu koruyarak (satışlar o kadar düşmüştü ki) en çok satar dergi oldu. Onun vitrininde grotesk, naif, savruk, çirkin, ürkek ve devamlılık gösteremeyen bir ergen çizgisi yaygınlaştı. Göz alıcı, çizerlik mahareti gerektiren karikatürlerden çok diyalogun öne çıktığı bir dönem başladı. Mizah dergilerinde espri, argoyla özdeşleşti; lafı döndürüp dolaştırıp cinsel doymazlığa, jargona ve küfre getirmek (küfür ederek sinirlenmek, öfke krizine kapılmak, patlama öncesinde sakinmiş gibi durarak lafazanlık yapmak) komik olanı etkiledi. Esprileriyle Mehmet Çağçağ ve naif çizgiye imkân tanımasıyla Tuncay Akgün bu sürecin belirleyici isimler oldular. Küfürle harmanlanmış doksanlı yıllar mizahının iki önemli üreticisi Ahmet Yılmaz ve Kaan Ertem'di. Her ikisi de bugün sinemada (geveze, küfürbaz ve yavaş) komedi filmleri üretiyorlar. Sinematografik bakımdan başarılı değiller lakin ilginçler, haklarını teslim edelim.
Kötü Kedi Şerafettin, doksanlı yıllar mizahının tekrara düştüğü bir dönemde, bu anlayışla üslup olarak hesaplaşan yeni bir dergide L-manyak’ta ortaya çıktı. Foto realistik arka planları seven, tarama ucuyla, çiniyle uğraşmaktan haz alan bir çizerin anlatısıydı. Anlatım biçimi bir sentezdi; Ahmet Yılmaz ve Tarantino'nun teferruatçı gevezeliği, Oğuz Aral sürati biraradaydı. Cihangir'de, apartmanların çatılarında kediler arasında seyreden bol diyaloglu uzun içki muhabbetlerinin hemen arkasından aksiyona dayalı kareler peşi sıra geliyordu. Şerafettin’in, Bukowski’yi yad eden muhabbetçiliği, kendiyle dolu (un)cool duruşu, Önder Somer’i arayan Ayhan Işık’lığı, Tecavüzcü Coşkun ile Conan’a hısım akraba olan kötülüğü onu popülerleştiren muhteviyatı oldu. Bülent’in punk geçmişi, estetik isyancılığının da Kötü Kedi konuşulurken hesap edilmesi gerekiyor. Lombak, Penguen ve sonrasında Uykusuz dergisindeki başat isimlerin punk estetiğine olan yatkınlıklarının mizah dergiciliğine hayli tesiri oldu çünkü. Onların otorite ve ebeveyn karşıtlıkları, edepsiz olma arzuları, şoke ediciliğe gösterdikleri şehevi ilgi, uysallığa, edebiliğe, siyasete duydukları öfke tartışılırken punk temelleri hatırda tutulmalı. Kolektif hareketlere olan inançsızlıklarında, liberter vurgularında, çoğunluğa ilişkin sarkastik tutumlarında, şiddet karşıtı olup komik bir şiddeti esprileştirmelerinde punk hareketinin ciddi bir katkısı var.
Kötü Kedi Şerafettin, bugün için eskidi diyemesek de kabul edelim, espriler ve anlatılar çok hızlı yaşlanıyor, değişiyor artık. Hikâyeden çok karakteri anlatmaya yoğunlaştığınızda bu durum kendini daha fazla hissettiriyor. Günümüzün kahramanları mahremlerini anlatan, itiraf eden, bu denli muktedir olmayan karakterlerden çıkıyor ya da bu yönde revize ediliyorlar. Kötü Kedi'nin imkânsız erkekliği günümüz okurlarına yeni gelmeyecektir ama önemli, Türkiye'de benzeri olmayan bir çizgi roman okuyacaklar.
Radikal Kitap, 14.10.2011
Cuma, Ekim 14, 2011
Çarşamba, Ekim 12, 2011
Mor Menekşeler 17 Ekim'de

Kabadayı, Hayali ve Sarı Fikret, Köfte Leman'ın Evinde Arap Tevfik ile hasbihal ediyorlar...
Salı, Ekim 11, 2011
Pazartesi, Ekim 10, 2011
Pazar, Ekim 09, 2011
Cumartesi, Ekim 08, 2011
Cuma, Ekim 07, 2011
Perşembe, Ekim 06, 2011
Çarşamba, Ekim 05, 2011
Salı, Ekim 04, 2011
Herkes Unutur Siz Unutmayacaksınız
Pazartesi, Ekim 03, 2011
Seyrüsefer Defteri 15

Kaydol:
Kayıtlar (Atom)