Junji İto, Japonya'da korku türünün önemli çizgi romancılarından biri. Çalışmaları dünyada hayli ilgi çekiyordu, bize de sirayet etti. Manga yerel piyasada ayrıca popülerleştiği-satar olduğu için çizgi romanları ardarda yayımlanıyor. Yakınlarda çıkan Osamu Dazai'den yaptığı bir uyarlama çalışması bunlardan biri. Bizde
İnsanlığımı Yitirirken ismiyle çıkan ünlü novella, bir insanın acılaşan, kötülüğe meyleden, yaptıklarından utanmakla birlikte başka türlüsünü de başaramayan, girdiği yoldan dönemeyen "düşkün" bir erkeğin hikayesini anlatır. İlk okuduğumda ismi "
İnsan Müsveddesi" olabilirmiş diye düşünmüştüm. Romanın bu kadar uzun süre yaşaması ve giderek globalleşmesinde, iyilik-kötülükle ilgili kadim ve modern bir tartışma yapabilmesinin (bunu şehvet ve cinsel iştahla birarada anlatabilmesinin) büyük etkisi var gibi geliyor bana. Junji İto, romanı uyarlarken epeyce genişletmiş metni, anlatım biçimini ve tür sadakatini ziyadesiyle göstermiş, bana kalırsa romanın üstüne çıktığı bölümler de olmuş... Bunu fark ettiğim andan itibaren okuma seyrim değişti, ne yapmış-nasıl yapmış, nereye varacak diye merak ederek okudum.
Albertin Temrini, isminden de tahmin edilebilir, Proust'un
Kayıp Zamanın İzinde romanındaki Albertine karakteri hakkında.... Artistik bir deneme-yorum, zeka gösterisi, entelektüel bir mambo jambo da diyebilirdim. Albertine'in bir kadın ve lezbiyen değil, Proust'un şoförü olduğunu iddia ediyor mesela. Saçma bir başlangıç noktası gibi duruyor ama edebiyat magazini, şayia, malumatfuruşluk, dil oyunları ve etimoloji, gevezelik ve abartıyı güzel harmanlamış. Kendini okutan uçarı bir metin çıkmış ortaya. Meraklısına söyleyeyim, kitabı müzeden aldım...
Home to Stay, Ray Bradbury öykülerinden yapılmış çizgi roman uyarlamaları derlemesi, özel bir albüm. Seçkidekilerin tamamı, Çizgi roman tarihinde meydan okuyuşu ve hikaye anlatma biçimiyle radikal bir yeri olan EC Comics dergilerinde yayımlanmış. Bradbury ve EC Comics'in yanyana gelmesi şaşırtıcı değil aslında. Dünyaya benzer yerlerden bakan, zihin açıcı ve okurunu bilerek maruz bıraktıkları hikayelerle çığır açıcı yaratıcılar çünkü. Diğer yandan pek çok öykü, defalarca yorumlandığı için insana tanıdık geliyor, diğer yandan arkeoloji seviyorsanız, orijinin nasılmış görebiliyorsunuz, albüme ciddi bir emek verilmiş, güzel hazırlanmış, bizde bu düzeyde, bu zenginlikte kitaplar pek yapılamıyor.
Şibumi, malum, serüven edebiyatının long seller klasiği, ülkemizde de çok okunan kitaplardan biri. Türe meraklı olup da gizemli yazarı Trevanian'ı konuşmayan okur görmedim. Bugün çok anlaşılmayabilir ama Şibumi, serüven edebiyatını derinleştiren, kahramanları etlendiren bir kitaptı. Uyarlaması o ölçüde iddialı mı derseniz, evet cevabını vermemek haksızlık olur. Frankafon havasını başta yadırgamıştım ama romanın yenilmez kahraman mitini, kendine hayran tarafını o çizgilerin yumuşattığını fark ettim. Sadakatli bir uyarlama olmuş ve hayli geniş-ferah anlatılmış... Bu yıl okuduğum en iyi edebiyat uyarlaması çizgi roman olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder