Niyazi Ispartalı, bildiğim bir yazar değil, şöyle bir bakındım, erişebileceğim bir kitabı varmış ama bu hikayeye bakarak söylüyorum, ilgimi çekmedi. Şahap Ayhan ise rahmetli, insan olarak sevdiğim, tatlı bir deliydi, serüven tutkusu, erotizmi, işçiliği sahiden çok çok ilginçti. Zaten o çizdiği için okudum Ölümde Birleşenler'i...
Tahminen 58-65 yılları arasında çizilmiş...İsminden de anlaşılacağı gibi "ölümlü-öldürmeli" bir hikaye...Yeni evli bir çiftle açılıyoruz. Düzenleri, eve ihbarname ile gelen bir polisle bozuluyor. Artık onlar kimse "kafir bir yerlerde yine başkaldırmış", çocuk o sebeple ihtiyatı asker olarak bir kere daha göreve çağrılıyor ve askere giderek karısını bir başına bırakmak zorunda kalıyor. Hikayemizin asıl amacı erkeğin şehre dönüp intikam alması olduğu için, kadının başına bir şeyler gelmesi, intikamın meşru sayılması ve kanun koyucuya hak vermemiz için o kötülüklerin "fena halde fena" olması gerekiyor.
Bu fasıl, pek parlak değil, sansür korkusu da var galiba, kötülüğün şiddetini bir türlü "hissedemiyoruz." Kadın intihar ediyor... Kışlada haberi gazetelerden okuyan askerimiz şehre geri dönüp, askıntı olan bakkalı ve bohçacı kadını öldürüyor, karısını kandıran, içkisine ilaç katıp yapacağı yapan beyfendiyi ise durumu öğrenen adamın karısı öldürüyor. Polis de ihtiyati askerimizi öldürüyor. Ölen ölene yani...
Mesaj nedir diye düşünelim? Pulp estetiğini konuşalım demek istiyorum. Birincisi, tek başına kalan, evden dışarıya çıkan ve çalışmak zorunda olan kadın mutlaka tecavüze uğruyor. İkincisi, o kadınlar için intihar meşru bir kurtuluş yolu... Üçüncüsü, intikamcı erkeğin "öldürme hakkı" diye bir hakkı var.
Dağılabiliriz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder