Önemli bir şey oldu, Suat Gönülay’ın Ben Yaşarım adlı albümü yayınlandı. Epeydir, çizgi romandan da çizgili dergilerden uzak bir hayat sürdürüyordu. Oysa geriye dönüp bakılırsa, özellikle doksanlı yıllarda Türkiye’nin en popüler çizgi romancısıydı. Kolay eksilmeyen bir enerjisi vardı, çarpıcı hikâyeler anlatıyordu. Zamanının dışında kalmayı biliyordu, pathosu, coşkusu ve huzursuzluğu nedeniyle kendi kuşağından bütünüyle ayrılıyordu. Sonra, ‘film başa sardı’ ve ‘çizer çizerin kurdudur’, ondan olmalı, küskünlükle dergilerden uzaklaştı Gönülay, başka ufuklara yelken açtı. Neredeyse on yıldır adamakıllı bir şey çizmeyip pat diye ortaya çıkması, albümdeki son söze bakılırsa, albümlerin devamını getirecek olması… Bakın işte bunlar iyi haberler…
1991 yılında çıkan Hayatım Roman-Baltalar Elimizde (Joker Yayınları) albümünde yer alan dört hikâye (Gönülay iki tane dese de) yeniden değerlendirilmiş. Bu hikâyelerden biri olan Ben Yaşarım, hem albüme isim olmuş, hem de düstur olarak tasarımı belirlemiş, raison d'être’si olmuş çalışmanın. Bu tekrar kullanımlardan bir başkasını, Pişmanlıklar Lokantası’nı, kendi adıma Türkçe edebiyatın en iyi hikâyelerden biri sayarım; hiç yoktan gözyaşının histeriye ve onulmaz bir ıstıraba dönüşmesinin absürd bir dille resmedildiği benzersiz bir anlatıdır.
Gönülay, asıl olarak güvensizliğin hikâyecisidir; onun karakterleri ya birbirlerine güvenmezler ya da karşılıklı güvenin var olabileceği bir temel zaten yoktur. Buna göre hayatın çarkları öyle bir işler ki, eğer sağlam adımlar atmazsan yarı yolda kalırsın, ‘yürüyenler’ seni geride bırakarak yola devam ederler. İnsanlar bir arzu toplumunda yaşarlar; muhtaçtırlar, hep bir başkasının yerlerine ikame edileceğini bildikleri için utanç duyarlar ve utançlarını bastırırcasına kolay öfkelenirler. Yalanları, sadakatsizlikleri ve saf kötülük taşıyan halleri kendilerin korumak içindir. Birdenbire çözülüp ağladıklarına, insani özlerini hatırladıklarına şahit oluruz, biliriz ki hepsi geçicidir. Hayatın asal rutini alçaklıktır. Acıma hissi geçicidir, sahici değildir. İyiliğe dair her şey yok olmaya mahkûmdur. Garip bir biçimde hemen hiçbir karakterin geçmişi yoktur; hep yeni olana özlem duyarlar, zengin olmak, sınıf atlamak, takdir görmek veya alkışlanmak isterler. Sonu gelmez bir oluş (becoming) hali içinde yaşarlar. Değişmek, fethetmek, dünyayı yerinden oynatmak, yırtmak ya da ne dersek diyelim hepsi başkalaşma arzusu adına bir tür yolculuğa çıkarlar. Hiçbiri kendiyle yetinmemektedir, öyle ki yetinen, perhizci olan, saf kalabilenler, diğerlerinin hedefi haline gelir. Gönülay, aptallık ölçüsünde masum olan bir kadını, çocuğu ya da bir vicdan sahibini hikâye evrenine katarak hem bu vahşi hayatı hem de kontrastı komikleştirir. Mizah dergilerinde sık rastlanan cinselliğin ve cinsel açlığın her sorunun payandası olduğuna ilişkin yorum, Gönülay’da yok değildir ama güvensizlik, arzu ya da tamamlanamayan benlik hali kadar birincil önemde olmamıştır.
3 yorum:
yazık. Üzüldüm öncelikle tek bir yorum olmamsına. Sonra da burada öğrendiğim sanatçıyı daha önceden bilemeyişime. Kültürümüzün kara kışı geçmek bilmiyor. yazı için elinize sağlık.
Suat gönülay listemde bir numaradır. Kendine özgü hikayeciliği ve çizgisiyle.
Suat Gönülay, çizgi romancı olarak hikayeciliği ve çizerliği ile bir numaradır bence.
Yorum Gönder