![]() |
Pazartesi, Haziran 02, 2025
Gülümse, emir böyle!
Pazar, Haziran 01, 2025
Yattı!
![]() |
Bu kadar insan tatil derken, tatile gitmekle övünürken sizin başka bir tercihle kendinizi varetmeniz epeyce zorlayıcı. Hele gençken, hele çocukken... O yaşlarda imreniyor, eksik hissediyorsunuz, sonra zamanla bir şekilde başetmeyi öğreniyorsunuz.
Kendime bir üstünlük ve ayrıcalık katmaya çalıştığımı düşünmeyin, her takıntı kendini yaşıyor, o tuhaflığımın nedeni hakkında yazacağım.
Borçsuz yaşamakla ilgili garip sayılabilecek takıntısı olan bir aile kültüründen geliyorum, borcumuz olduğunda, borcun ödeme günü yaklaştığında sessizleşen, tek kelime konuşulmayan bir ev düşünün...Öyle bir evde büyüdüm. Üstelik, herkesin çalıştığı, çalışmamanın küçümsendiği bir kültürdü bu... Bayramın ilk günü hariç her gün çalışılıyor, bıktım denmiyor, rehavet akla gelmiyordu. Ayıp gibi bir şeydi bu çünkü... Borçla tatile gidenler net olarak salaktı, ağlamaya hakkı olmayan zevzeklerdi.
Böyle bir ailede elindekiyle yetinmeyi çok küçük yaşlarda öğreniyorsunuz, böyle bir öğreti, bir tür perhiz aslında, bir zaman sonra "olmayabilir" ve "yetinebilirim" diyebiliyorsunuz. Bugün dahi, aile içinde birileri eleştirilirken, "yattı", "çalışmadı" filan deniyor, illa ki konular oraya geliyor. Farkında olmadan dahil oluyorsunuz buna...Normaliniz bu oluyor.
Sonuçlarını sayayım. Hayatım boyunca on gün arka arkaya tatil yapmadım. Çalışmayan - çalışmamayı tercih eden insanlarla arkadaş olamadım, derinleşebilen bir bağ kuramadım. Oldum olası kimseden bir şey isteyemem, borç hiç isteyemem. Okudukça gelişen eleştirellikle, bu hal ve hislerimi anlamlandıracak şeyler buldum ama yıllar sonra anlıyorum ki çoğu palavraymış, asıl ekseni, ailem kurmuş, öyle alıştırılmışım...
Cumartesi, Mayıs 31, 2025
Kronikör
![]() |
Falih Rıfkı arkadaşım olduğu için onu söylemiyorum derken Falih Rıfkı'nın gönlünü mü alıyor, yoksa Peyami'den daha iyidir mi demek istiyor, orası yoruma açık...
Peyami Safa, edebiyatçıdır dememiş mesela, kronikör demiş, yeni bir niteleme kullanmış, kronikçi-gündelik hayat yazarı-tarihçisi (gazeteci) diyor, mertebe olarak bir altta indiriyor sanki...
Aralarının iyi olmadığını, kendisine bir haksızlık ettiğini belirtiyor ve son sözü söylüyor: "fikirlerinin bir tekine bile katılmadığım halde yazılarını keyifle okuyorum."
Fikirler yanlış ama güzel yazılmışlar...Finito
Yakup Kadri, ağır edebiyatçıydı, her salvosu zeka dolu, kaçırmamış fırsatı.
Cuma, Mayıs 30, 2025
Perşembe, Mayıs 29, 2025
Cuara
![]() |
![]() |
![]() |
![]() |
Çarşamba, Mayıs 28, 2025
Son Okuduklarım 105
![]() |
![]() |
Albüm, Latif Demirci'nin vefatından sonra yapılan bir sergi dolayısıyla yayımlandı, baskısı tükenmişti, bulunamıyordu, epeyce pahalı bir kitap, yayıncısı bir banka olmasa kaça satılırdı insan merak ediyor. Görsel açıdan zengin bir kitap, en azından alanın bir seveni ve meraklısı olarak görmediğim malzemelerle karşılaştım, hoşuma gitti. Diğer yandan metinler nasıl desem epeyce "soft" ve "light" olmuş, "merhumun arkasından yazılanlar" bir hava olarak çok baskın çıkmış, Demirci'nin ne yapmaya çalıştığını anlatan, değişimlerini izleyen, espri dünyasını irdeleyen en azından daha derinlikli bir ya da iki yarı akademik metinler olmalıymış. Bu konularda yazan biri olarak bir beklenti ya da kırgınlıkla yazmadığımı belirtmem gerekiyor. Ne yazık ki, insanlar dürtüsel tepkiler veriyorlar, böyle okunmak istemem. Oturur yazarım eğer istersem. Kitapla ilgili bir eksikliği paylaşmak istedim. Diğer yandan, yayıncı beklentilerini hiç bilmiyorum, belki zaten bu içeriği istediler-sipariş ettiler, bankalar bu konularda bazen çok cesur veya çok endişeli olabiliyorlar. Neyse, kitabın da hakkını teslim edelim. Bence benzeri olmayan bir derleme olmuş, daha önce bu ölçülerde Turhan Selçuk ile ilgili bir iki kitap oldu ama onlar da merhumun kendi seçiciliğinde gerçekleşmişti.