Süper kahraman
anlatılarının tamamını bir kefeye koymak ve hepsini "faşist" veya
"muhafazakar" etiketleriyle nitelendirmek mümkün mü?
Bu türden toptancı
ifadeler haliyle doğru değil. Çoğunluk değerlerine, ortalama inanışlara ve
genel ahlaka dayanan her anlatı sorunludur ve
siyaseten doğru olmayan tarafları çoktur. Böyle bakınca çizgi romanlar,
popüler kültürün içinde yaşayan farklı anlatım araçları ve türlerden farklı
değiller. Ama bu demek değil ki, tek biçimli ve birörnekler. Aksine geleneksel
kalıpların içinde eleştirel “konuşan” sayısız örnek de içeriyorlar. Muhalif
eylemlerde kullanılan Guy Fawkes maskelerini alternatif örnek olarak
hatırlayabiliriz örneğin.
İlerici veya daha
soldan anlatı örnekleri var mı? Kabaca bu anlatılar açısından nasıl bir
ideolojik sınıflandırma yapmak daha sağlıklı olur?
Öncelikle popüler
kültürün ne olup olmadığıyla ilgili düşünmemiz gerekiyor, zor olan bu zaten.
Popüler kültürü nasıl niteliyorsanız popüler olan anlatılara da öyle
bakıyorsunuz çünkü. İkincisi, süper kahraman hikayelerini kim okuyor ve nasıl
anlıyor-alımlıyor sorusuna da bir cevap vermemiz gerekiyor. Herkesin sınıfı ve
kültürel sermayesi aynı değil. Kızılderililer, western filmlerinin ilk yarısını
seyredip televizyonu kapatıyorlarmış örneğin. Beyaz adam filmin ilk yarısında
yeniliyor çünkü. Ya da bizim sağcı ve erkek bulduğumuz western filmleri, Britanya’da
genç kadınlara bireyci ve mücadeleci ilhamlar verebiliyormuş. Alımlama
çalışmaları bize bunu gösteriyor artık… Piyasa koşulları, popüler sanatçılar,
moda hikayeler, takdir gören düşünme biçimleri, çok satarlık, entelektüel
itibar gibi pek çok şey popüler kültürü besler. Bu bir aura ise siz üretici
olarak o auranın farkında olarak üretmek zorundasınız… Dışında kalamıyorsunuz
ama bu hep aynı şeyi tekrar ettiğiniz anlamına gelmiyor. Popüler kültür, tek
biçimli ve doğrusal gelişmiyor ve asla biçimlenmiyor. Adam Smith’in “görünmez
el” metaforu gibi popüler kültür, her şeye sirayet ediyor, etkileniyor ve
etkiliyor demek daha doğru.
ABD Kongre binasını
basan kitle örneğinden hareketle, süper kahraman anlatıları bu eğilimleri
besliyor mu? Yoksa bu anlatılar mevcut eğilimlerin yalnızca bir yansıması mı?
İkisi de var tabii
ama bu hikayeleri birer “mermi” gibi düşünemeyiz, bize ateş ediyorlar ve
etkileniyoruz diyemeyiz, yani burada bir mesaj var ve her okuyanı aynı biçimde manipüle
ediyor gibi bir sonuç çıkmıyor. Her okuyanı sadece bu metinler değil okuduğu ve
seyrettiği diğer şeyler, yaşadığı çevre, eğitim aldığı kurumlar, güçlü olana
meyletmek, siyasi sloganlar ve kestirimler etkiliyor. Punisher, son eylemlerde
“sağcı” sembollerden biri olarak gözüktü ama ben anti kapitalist eylemlerde de
rastladım ona… Punisher savunusu gibi anlaşılmasın, herkes yaşadığı yere göre
bir anlam yüklüyor. Popüler kültürü anlamak o sebeple zor.
Süper kahraman
anlatıları açısından tarihsel kırılma noktaları belirlemek mümkün mü? Yoksa en
başından bu yana belirli temalar etrafında mı şekilleniyorlar?
Çizgi romanlar
başlangıçta çocuklar için üretildiği için öyküler daha basit ve masumaneydi.
Hikaye anlatırken ister istemez bir gerçeklik vehmi yaratırsınız. Gerçeklik
ilkesi ve inandırıcılık, piyasadan ve beğenilerden, olup bitenlerden fazlasıyla
etkilenir. Watergate skandalı olmasaydı, Joker artık güldürmeyen demode bir
parodi olarak kalırdı. Oysa artık ondan yana olan okur ve seyirciler var çünkü
siz o gerçekliği eskisi gibi kuramazsınız. Kahramanlar, genellikle “kanun
koruyucu” değil “kanun koyucudurlar”, hukukun herkese eşit yaklaşma ilkesine inanmazlar.
Suçlular, zenginler, düşmanlar ve entelektüeller bir biçimde ceza almaktan
kurtulurlar gibi bir fikre inanırlar. Bu durumda kahraman bizzat kendisi kanun
koyar ve ceza verir. Haliyle bunlar sağcı ve anti entelektüelist fikirlerdir,
kavramsal bir tartışmadan çok romantik ve öfkeli çıkarımlara dayanırlar.
Meseleyi süper kahramanlara dayandırmak da doğru değil, bunun izdüşümleri
popüler kültürün her alanında görülebilir. Kaldı ki dünyanın sağcı popülist
liderler tarafından yönetildiği bir evredeyiz, asıl belirleyen liderlerin dili,
diğer her şey ona göre yeniden ve yeniden revize oluyor gibi düşünmek daha
doğru. Yaşanan zaman daha yüksek bir hararet yaratır demek istiyorum,
katılımcılar kendi yükleriyle oraya gelirler.
IndependentTürkçe'den Esra Güngör sordu, cevapladım. İlgili haber daha kapsamlı, meraklısı bakabilir
link
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder