İlkgençlikte, yeni yeni solcu oluyorsanız, hele bi de erken yaştan itibaren çalışıyorsanız, hiç şaşmıyor, işçilerle ilgili nasıl desem tuhaf bir romantizm yaşıyorsunuz. Emekten ve çalışandan yana olmak gayretinde oluyorsunuz. Sarkastik bir ifadeyle yazdığımı düşünmeyin. Bora Ayanoğlu'nun bestesinde "sanki kendi içer gibi" der ya Alpay, her duyduğumda ergenliğin coşkulu kederiyle hislenirdim.
Uzun seneler boyunca ahalinin elindeki cuaraları kadınların sardığına inandım, türküler de söylerlermiş filan... Hele Latin Amerika'da, çalışan kadınların yanında oturan biri onlara kitap okurmuş, tütün sararken ne hikayeler anlatılırmış filan...
Edebiyat tabii, e yani hayattan da güzel haliyle...
Yoksa o işçi kadınlar, zaten sayıca azlardı, üstelik sağcılara oy veriyorlardı... neyse tek ayak üstünde beklesin romantizm, ben derse devam edeyim.
1 yorum:
Yani çoğunluk edebiyat ve sinema solcuların manipulasyon araçları olmuştur, gerçeklikleri değil! Bizler geç uyandık, lakin yeni gençliğe anlatmak gibi bir derdimiz yok. Onların farkındalıkları için de bir nesil daha bedel ödeyip kayıplar verecek göz göre göre. Ve bu döngü böyle sürüp gidecek belki!
Biz de bilmiş ketumun edebiyatçılığını bırakmış olacağız satırlara... ama hiç olmazsa tam bir korkaklıkla değil. Bu blog sayfasına fısıldayarak da olsa bir cesurlukla!..
Belki bir gün daha da cesur oluruz!
Yorum Gönder