![]() |
Böyle düşünüldüğünde, her şeyin pazarlanarak metaya dönüştüğü bu dünyada “yolculuk” pek de çıkılan bir yol değil artık.
Turist “ölmek” istemez, yolcu ise madden ve ruhen ölümü göze alır. Eksik olduğunu düşündüğü bir şeyi bulmaya, hatta o eksiklikle yüzleşmeye gider. Asıl amacı eski benliğinin küçük bir cenazesini kaldırmaktır.
Gerçek yolculukta “görmek” değil, “karşılaşmak” vardır.
Turizm ise karşılaşmayı ortadan kaldırır. Her şey planlanmış, sürpriz, risk ve rastlantı dışlanmıştır. Oysa biliyoruz ki gerçek yolculuğun anlamı, kaybolma ihtimalindedir. Korku, endişe ve merak vardır ve hepsi aynı seferde yaşanır.
Bu tür romantizasyonları pek sevmem ama gerçek yolculuk, kaybolma ihtimaliydi. Şimdi herkesin konumu belli, yolu haritadan tanımlı, dönüş saati belirli. Haritalar, deneyimin yerini aldı fotoğraflar da hatıranın. İnsan artık gidemediği yerleri gezmekle yetiniyor. Kaybolamıyoruz. Ve kaybolamadığımız için artık değişemiyoruz.
Belki de bu yüzden, her yolculuk giderek turizme, her arayış giderek gösteriye dönüşüyor.
Yolda olmanın büyüsü planlı olmakta değil, belirsizlikteydi. Bizse artık yola çıkmıyor, yalnızca bir sosyal medya fotoğrafına poz veriyoruz.

.png)
4 yorum:
"Kaybolamıyoruz. Ve kaybolamadığımız için artık değişemiyoruz." Çok severek okuyorum. Kendime notlar alıyorum. Teşekkürler.
Teşekkürler, eksik olmayın
Mösyö, günümüz insanının planlı konforlu seyahatlerinde kaybolma ya da içsel değişim olasılığı yok mu diyorsun?
Romantik bir ayrım yaptım, zihin açıcı olması için yoksa “yolcu değişir, turist değişmez” ikiliği modern deneyimin karmaşıklığını tam olarak karşılamıyor. Bugünün yolcusu da turist de aynı ağın içinde çünkü… uçak bileti uygulamaları, haritalar, algoritmik öneriler, sosyal medya bombardımanı hepimiz aynı gemideyiz. Bir insan turistik bir seyahate çıkarken bile beklenmedik bir an, bir karşılaşma, bir kaybolma duygusu yaşayabilir. Her turistte gizli bir yolcu, her rotada gizli bir rastlantı payı var demek istiyorum. Belki kaybolma hissi de değişti, o da var…Çok selam
Yorum Gönder