Cumartesi, Ekim 18, 2025

Orhan Boran ve Yuki

Arada değinmişimdir; bir süre Amerika’da da yaşamış olan portre karikatürcümüz Faruk Alpkurt’un, Orhan Boran’a gönderdiği orijinal bir karikatür geçti elime.

Bu türden kişisel hediyelerin sahaflara düşmesi, defalarca karşılaşmama rağmen, üzerimde hep aynı burukluğu yaratıyor.

Yoksa, ne Boran ne de Alpkurt hayatta artık.Terekeleri dolanıyor ortalıkta… Yazı çiziyle uğraşan herkesin başına gelecek olan da bu belki ama, yine de insanın içi cız ediyor.

Alpkurt, Boran’ın radyoda yarattığı ve kısa sürede popülerleşen, plakları çıkan, Altan Erbulak çizgileriyle çizgi romana dönüşen “Yuki” karakterini de yorumlamış. Sanırım bunu söylemek yanlış olmaz: Cumhuriyet tarihinin çocuklar için üretilmiş ilk kahramanıdır Yuki.

Alpkurt’un çizdiği Yuki’ye bakınca, Erbulak’ın yorumuna göre daha karanlık, hatta hafif ürkütücü bir hava hissediliyor. Boran’ın elindeki kadehten damlayan içkiyi içmeye çalışan bu küçük yaratık, neredeyse bir çocuk değil de hınzır, hedonist bir cin gibi duruyor.

Şahsen tanışıyorlar mıydı acaba? Alpkurt, Boran’ın içki merakını biliyor muydu?

Eğer biliyorsa, bu karikatür çok daha derin okunabilir: Yuki ile yaratıcısı arasındaki ilişki, babasına başkaldıran bir çocuğun isyanı, büyümek isteyen “oğulun” sınırları zorlaması gibi… Belki bir tür efendi-köle diyalektiği, belki de küçük bir Oedipus yankısı…

Elbette Alpkurt’un niyeti bu kadar felsefi değildir muhtemelen. O, sadece yaramaz bir çocuğun içki damlalarıyla sarhoş olabileceğini hayal etmiştir. Ama işte, biz bakarken ister istemez abartıyoruz.

Çünkü bir karikatür bazen bir çizgiden fazlasını anlatır.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails