![]() |
Bu türden kişisel hediyelerin sahaflara düşmesi,
defalarca karşılaşmama rağmen, üzerimde hep aynı burukluğu yaratıyor.
Yoksa, ne Boran ne de Alpkurt hayatta artık.Terekeleri
dolanıyor ortalıkta… Yazı çiziyle uğraşan herkesin başına gelecek olan da bu belki
ama, yine de insanın içi cız ediyor.
Alpkurt, Boran’ın radyoda yarattığı ve kısa sürede popülerleşen,
plakları çıkan, Altan Erbulak çizgileriyle çizgi romana dönüşen “Yuki”
karakterini de yorumlamış. Sanırım bunu söylemek yanlış olmaz: Cumhuriyet
tarihinin çocuklar için üretilmiş ilk kahramanıdır Yuki.
Alpkurt’un çizdiği Yuki’ye bakınca, Erbulak’ın yorumuna
göre daha karanlık, hatta hafif ürkütücü bir hava hissediliyor. Boran’ın
elindeki kadehten damlayan içkiyi içmeye çalışan bu küçük yaratık, neredeyse
bir çocuk değil de hınzır, hedonist bir cin gibi duruyor.
Şahsen tanışıyorlar mıydı acaba? Alpkurt, Boran’ın içki merakını
biliyor muydu?
Eğer biliyorsa, bu karikatür çok daha derin okunabilir:
Yuki ile yaratıcısı arasındaki ilişki, babasına başkaldıran bir çocuğun isyanı,
büyümek isteyen “oğulun” sınırları zorlaması gibi… Belki bir tür efendi-köle
diyalektiği, belki de küçük bir Oedipus yankısı…
Elbette Alpkurt’un niyeti bu kadar felsefi değildir
muhtemelen. O, sadece yaramaz bir çocuğun içki damlalarıyla sarhoş olabileceğini
hayal etmiştir. Ama işte, biz bakarken ister istemez abartıyoruz.
Çünkü bir karikatür bazen bir çizgiden fazlasını anlatır.


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder