Pazar, Ekim 26, 2025

Yazamaz! (Gölge’nin Gölgesinde Aziz Nesin)

1957 yılında Gölge adında bir mizah dergisi çıkıyor. Dönemin çok satan dergisi Akbaba’yı açıkça taklit eden bir yayın diyebiliriz. Uzun ömürlü değil, 1958’de kapanıyor. Turgut Atasoy ve sonradan Galip Erdem çıkarmış… Kapakları epey bir süre Bedri Koraman çiziyor. Sayıların neredeyse üçte birinde erotik nitelikli karikatürler kullanılmış. Sonraları Niyazi Yoltaş, Osman Filiz gibi isimler de devreye giriyor.

Gölge için Akbaba taklidi dedim ama şu notu düşmek gerekir: Taklitçiler çoğu zaman taklit ettiklerini eleştirmeye de girişirler. Gölge’nin çeşitli sayılarında Akbaba’ya sataşıldığı görülüyor. Bilemiyorum, belki sorsalar Akbaba da bir Fransız dergisinin taklidiydi diyecekler. Gölge, fikren ne CHP ne de DP'liyiz demiş ama sonradan o iddiası da berhava oluyor. 

Yazıyı Gölge'yi anlatmak için yazmadım, bir sayısında Aziz Nesin'i saldırmışlar (eleştirmişler diyemiyorum), bana kalırsa nefret suçu içeren şeyler yazmışlar, o sebeple yazıyorum.

Kimi okurlar “Aziz Nesin’den niye yazı almıyorsunuz?” diye sormuşlar - sahiden sormuşlar mı belirsiz. Nesin, Gölge’ye yazmak ister miydi, o da meçhul. Ama dergi bu “soruyu” fırsat bilip nefretini açıklamak için vesile etmiş. Tadını çıkararak şöyle yazmışlar:


"Akbaba'ya yazar, Dolmuş'a yazar, Yeni Gazete'ye yazar, Eski Mecmua'ya yazar. Fakat çok meşhur Aziz Nesin Efendi ne yaparsa yapsın Gölge'ye yazamaz. Para istese günahımızı bile vermeyiz. Bedava yazsa kabul etmeyiz. Üste para verse, yine faydasız"

Sonrasında maddeler halinde “Nesin neden komünisttir” diye bir listelemeye girişiyorlar: 1950’de Yeni Başdan’ı çıkarmış, Marko Paşa’da çalışmış, Merhum Paşa, Malum Paşa onun eserleriymiş, komünist olduğu için Bursa’ya sürülmüş, hapse girmiş, Sayın Menderes meclis kürsüsünde ismini verip “komünist” olduğunu söylemiş… vs.

Bir başka pasajda Sabahattin Ali’ye uzanıyor nefret:

“Yaşadığı müddetçe hep Kremlin ağzı ile - yani sahibinin sesi ile - ürüyen ve nihayet bir hayır sahibi tarafından çok özlediği affedersinizlerin cennetine yollanan Sabahattin Ali’nin Marko Paşa’sını hatırlarsınız. İşte Aziz Nesin bu Marko Paşa’nın tesadüfen en gözde elemanı idi.”

Üsluplarıyla tam bir antikomünist sağcı yayın oldukları ortada. Her bakımdan tatsızlar... Tabii ki dönem havasını anlıyorum ama katılamıyorum, yazılanlara eleştiridir diyemiyorum. Belki asıl amaç Akbaba'yı yaralamak, ihbar etmek, rakibi yaftalamak...

Yazının altında imza yok. Kim kaleme aldı belli değil. Ama derginin sahibi Turgut Atasoy’un izleri hissediliyor. Atasoy, Gölge’den önce İstanbul adlı bir sanat-edebiyat dergisi çıkarıyor; pek bilinen bir yayın değil. 27 Mayıs’tan sonra Yol adlı başka bir dergi daha çıkarıyor; o da sağcı bir Atatürkçülükle var olmuştu. Antikomünizm orada da baskındı diye hatırlıyorum.

Bu tür polemiklerde, tahkir ve tezyif edici dille bir saldırıya geçildiğinde , hep şunu düşünürüm: O dergide çalışan karikatüristler ne hissediyorlardı acaba? Gölge'de Oğuz Aral, Bedri Koraman, Yalçın Sade gibi bir kısmı Nesin'le çalışmış, hasbihal etmiş pek çok mizahçı var örneğin. Tam da böyle zamanlarda siyasetten ne anlıyorlardı? İnsani olarak ne kadar rahattılar? Otuz beş yıl önce Turhan Selçuk’a sormuştum, “27 Mayıs’tan önce solculuk nedir bilmiyordum,” demişti. Kim bilir, belki karikatürcüler Aziz Nesin’den korkuyorlardı -onun gerçekten bir “komünist ajan” olabileceğini düşünüyorlardı.

Türkiye’nin karışık dönemleri hiç bitmiyor. Sallayan sallayana, kahreden kahredene… Geçiyor ömrümüz, bir türlü sakinleşemiyoruz.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails