Cumartesi, Ekim 25, 2025

Güzel Ankara


İnsan doğduğu yeri seçemiyor. Bir yerde doğuyor, orada büyüyoruz. El ekmek tutmaya, akıl baliğ olmaya başlayınca -kimi zaman isteyerek, kimi zaman mecburen - başka yerlere gidiyoruz. Yeni şehirlerde yaşıyoruz, bazen de oralara ait olmayı seçiyoruz diyelim…

12 yaşımda gördüğüm Sinop ile 17 yaşımda tanıştığım Hatay ve İskenderun beni çok etkilemişti. Sonradan anladım ki, o şehirlerde bulunurken ruhen büyümüştüm; bu yüzden bana güzel “dokunmuşlardı”. Galiba diyorum, esrarlı halleriyle Bursa ya da Eskişehir’de de yaşayabilirdim… Belki Londra’da, belki Frankfurt’ta… O şehirleri de güzel hatırlıyorum. Çok küçükken iki yıl Adana’da yaşamışım, sempatim vardır ama o sıcaklar bana göre değil doğrusu.

Doğma büyüme Ankaralıyım. İşlerim gereği ara sıra İstanbul’a gidip gelirim; ama orada yaşamak hiç istemedim. Ne var ki garip bir tesadüf: Soyadı Kanunu sırasında dedemin bulunduğu yer nedeniyle nüfus kütüğüm İstanbul, Büyükada.

Ankaralı olduğum için insanlar- özellikle İstanbul’da - benimle Ankara’yı ve İstanbul’u konuşmak isterler. Kütüğümü öğrenince, özellikle İstanbullular şaşkınlıkla “Bir de Büyükada ha!” derler.

Şehirleri övüp yermenin sıkıcı olduğunu söylemeliyim. Nereye gitsem aynı sohbetin içinde buluyorum kendimi. Ankara’yı savunmam, İstanbul’u yermem bekleniyor. Of ki of…

Bir vaiz gibi aynı konuyu tekrar tekrar anlatabilen insanlara bazen imreniyorum; aynı oyunu binlerce kez sahneleyen tiyatro oyuncuları gibiler.

Biliyorum, bunları yazmam bir şeyi değiştirmeyecek. O sorular yinelenecek; ben de aynı cevapları bazen nezaketen, bazen kibirli görünmemek adına tekrarlamaya devam edeceğim. [2017]

3 yorum:

Recep Altun dedi ki...

Merhabalar.
İnsan neyi seçebiliyor ki, doğduğu yeri seçebilsin. Örneğin keşke ben, Suomili bir anne babanın çocuğu olsaydım.
Selam ve saygılarımla.

Aziz dedi ki...

Ey insanlar şehirlerin bokunu çıkaran sizsiniz

Levent Cantek dedi ki...

Suomi güzelmiş :)

Related Posts with Thumbnails