![]() |
12 yaşımda gördüğüm Sinop ile 17 yaşımda tanıştığım Hatay
ve İskenderun beni çok etkilemişti. Sonradan anladım ki, o şehirlerde bulunurken
ruhen büyümüştüm; bu yüzden bana güzel “dokunmuşlardı”. Galiba diyorum, esrarlı
halleriyle Bursa ya da Eskişehir’de de yaşayabilirdim… Belki Londra’da, belki
Frankfurt’ta… O şehirleri de güzel hatırlıyorum. Çok küçükken iki yıl Adana’da
yaşamışım, sempatim vardır ama o sıcaklar bana göre değil doğrusu.
Doğma büyüme Ankaralıyım. İşlerim gereği ara sıra İstanbul’a
gidip gelirim; ama orada yaşamak hiç istemedim. Ne var ki garip bir tesadüf:
Soyadı Kanunu sırasında dedemin bulunduğu yer nedeniyle nüfus kütüğüm İstanbul,
Büyükada.
Ankaralı olduğum için insanlar- özellikle İstanbul’da -
benimle Ankara’yı ve İstanbul’u konuşmak isterler. Kütüğümü öğrenince,
özellikle İstanbullular şaşkınlıkla “Bir de Büyükada ha!” derler.
Şehirleri övüp yermenin sıkıcı olduğunu söylemeliyim.
Nereye gitsem aynı sohbetin içinde buluyorum kendimi. Ankara’yı savunmam, İstanbul’u
yermem bekleniyor. Of ki of…
Bir vaiz gibi aynı konuyu tekrar tekrar anlatabilen
insanlara bazen imreniyorum; aynı oyunu binlerce kez sahneleyen tiyatro
oyuncuları gibiler.
Biliyorum, bunları yazmam bir şeyi değiştirmeyecek. O sorular
yinelenecek; ben de aynı cevapları bazen nezaketen, bazen kibirli görünmemek
adına tekrarlamaya devam edeceğim. [2017]


3 yorum:
Merhabalar.
İnsan neyi seçebiliyor ki, doğduğu yeri seçebilsin. Örneğin keşke ben, Suomili bir anne babanın çocuğu olsaydım.
Selam ve saygılarımla.
Ey insanlar şehirlerin bokunu çıkaran sizsiniz
Suomi güzelmiş :)
Yorum Gönder