![]() |
Çocukluğumdan bu yana bir huyum var: bir yere gitmeden önce kimseyle küs kalmamaya güzel vedalaşmaya çalışırım. Bilinçaltımda, “ölür kalırsam helalleşmiş olayım” duygusu yer etmiş olmalı. İnsanın yolculukları bir tür ölüm provası gibi kodladığı aşikar. Düşünün, hac’dan dönenlerin “yeniden doğmuş” sayılması da bundan. Birini öldürüyor, diğerini doğuruyor... Pratikte ne olduğunun önemi yok, niyetten bahsediyorum.
J.G.Ballard bir söyleşisinde, bilim kurguyla ilgisinin gezegenlerle ya da roketlerle değil, yolculuklarla ve insanın kendini arayışıyla ilgili olduğunu söyler. Çok severim bu yorumu. Çünkü aslında her dış yolculuk bir iç yolculuğun metaforudur. Sokrates’ten Bektaşiliğe kadar yinelenen o kadim öğüt “kendini bil” içe yapılan bir seferi anlatır. Dışarıya giderek içeriye ulaşmaya çalışırız.
Yola çıkmak, yaşadığımız konforu terk etmektir. Bilinenin güvenli alanından belirsizliğe adım atmaktır. Rasyonellikten, planlı olmaktan kopmak cesaret ister. Belirsizlik, bir arayış biçimidir ve bir yere varmanın garantisi yoktur. Nietzsche “yoldayız, hedef yok” derken, anlamın varışta değil, yürüyüşün kendisinde olduğunu ima eder. Yolculuk bu yüzden etik bir arayış ve bir tür sanat biçimidir: varlığın kendi hikâyesini kurgulama çabasıdır.
“İnsan neden yola çıkar?” diye sorun kendinize. Bu aslında “insan neden yerinde duramaz?” anlamına da gelir. Bana “neden her gün yürüyorsun?” diye sorduklarında “sağlık için” dersem eğer konu kapanıyor, son derece makul ve herkesin aklına yatan bir argüman çünkü, burayı gülerek yazıyorum, hiçbirimiz ölmek istemiyoruz… İnsanı yürüten de yola çıkartan da aslına bakarsanız aynı şey, tek kelimeyle “eksiklik”… Ne yaşarsanız yaşayın, bir noktada dünya size dar geliyor. Durduğunuz yeri tanımlayamadığınız bir an geliyor ve o anda yola çıkıyorsunuz.
Gençken bu tür arayışları fazlasıyla edebi bulur, pek de ciddiye almazdım. Ama “o şehir arkandan gelir” derler ya, aslında nereye giderseniz gidin, ne derdiniz varsa onları da yanınızda taşırsınız anlamına gelen bir deyiştir. Mecazen evinde huzuru olmayan, o huzuru hiçbir yerde bulamaz diye açıklanır. Doğru olup olması da önemli değil çünkü biliyorsunuz, kimse durmuyor, kimse kalmıyor, illa “yola çıkıyor”. Çünkü insanın doğasında tatminsizlik kadar arayış da vardır.
Belki de yolculuk dediğimiz şey, hiçbir yere varmadan değişmeyi öğrenme biçimidir.
![]() |


Hiç yorum yok:
Yorum Gönder