Salı, Ekim 07, 2025

Dört turist arkadaş...

Çok sevdiğim bir karikatür bu. Turhan Selçuk çizmiş, 1949 tarihli. Espriyi büyük olasılıkla Refik Halid Karay vermiştir; çünkü karikatür onun çıkardığı Aydede dergisinde yayımlanmış. O yıllarda dergi sahipleri genellikle hem başyazı yazar hem de kapak karikatürlerinin esprisini bulurdu. Yani karikatürde tek imza var ama iş ve fikir, muhtemelen birlikte üretilmiştir.

Sahne şöyle: Sınırdan ülkeye giren dört “turist” sırtlarında ve ellerinde valizlerle yürürken görülüyor. İsimleri sırasıyla Kaçakçılık, Pahalılık, Lüks ve Verem. Birinin elinde gazete var. Manşette Turistlere müşkülat çıkarılıyor!” yazıyor.

Karikatürün altına yazılmış ironik cümle: Turistler: Sen gel de şu gazetelerin yazdıklarına inan!”

Meğerse bu dört bela turistmiş!

Dergi, o dönemin tipik şikâyetini tersyüz ediyor: “Yabancılara zorluk çıkarıyormuşuz.” Turhan Selçuk ve Refik Halid, tam tersine, asıl zararın dışarıdan gelen bu “turistlerden” olduğunu söylüyorlar. zorluk çıkarılmalı, ellerini kollarını sallayarak gelememeliler (!)...

O yıllarda hiç kimse “Verem mikrobu neden yurtdışından geliyor ki?” diye sormamış mıdır? Yoksulluk, kötü beslenme, soğuk evler, hijyen eksikliği… bunlar değil de, verem dışarıdan “iğneyle” mi zerk edildi bize?

Vay vay…

Aynı mantıkla devam... Bizde sermaye yoktu, dolayısıyla sömürü de yoktu, “bizi kapitalizme dış mihraklar alıştırdı!” Pahalılığı da onlar ithal etmiş olmalı. 

Bugünün tabiriyle: “Yav he he…”

Bir başka ilginç ayrıntı: “Lüks” karakterinin kadın olarak çizilmesi. Bugün olsa “gender stereotyping” diye ortalık ayağa kalkardı. Acaba o yıllarda herhangi bir kadın okur, “Neden lüks biz kadınların üstüne kalıyor?” diye sordu mu?

Evet, dönemin ruhu başkaydı, o yılların siyasal iklimi sertti diyerek geçelim, hoşgörü gösterelim. Ama şunu es geçmeyelim, popüler kültürün garip bir devamlılığı vardır: eskidi sanırız, modası geçti deriz ama o sadece kabuk değiştirir. Zihniyet, başka kostümlerle yaşamaya devam eder.

Bu karikatür, iki büyük sanatçının “akıntıya karşı” bir mizah yaptığı izlenimi veriyor, hele o yıllarda. Ne ki, akıntının tam içindelermiş. İnsan şaşırıyor.

O meşhur “dış mihrak” söylemi -o bitmeyen öcü- daha o yıllarda gayet canlıymış işte. Ve bugün dahi hiç ölmeyecekmiş gibi yaşıyor.

İşte bu yüzden seviyorum bu karikatürü: Naifliğinden değil, tam tersine, o saf şovenizmi berrak biçimde sergilediği için. Bir tür “bön milliyetçilik” vitrini.

Belki de “gabi” demeliydim.

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Demek her dönem dış güçleri suçlamak, geçerliymiş:))
Çenebaz

Related Posts with Thumbnails