Perşembe, Ekim 23, 2025

Herkes gibi

Ellili yıllarda çıkan Polis Mecmuası’nın arka kapağında bir BMW motosiklet reklamından: “Türk Polisi’de…” diye yanlış yazmışlar...

Bazen duyuyorum, “Eskiden böyle yazım hataları olmazdı,” deniyor. Olurdu. Hem de bolca. Sadece o dönemin metinleriyle bugünün insanı çok sık karşılaşmadığı için, yok sanılıyor. Oysa “de/da” ayrımı yapamama meselesinde hiçbir azalma, eksilme ya da ilerleme yok. Bu yanlış yazım hep vardı, hep de olacak.

Bir arkadaşım o reklamı görünce, “Sıradan insanlar yanlış yazabilir ama arada ajans var, editör var…” dedi. Yok dedim, ajans majans hak getire.

İyi bildiğim için söylüyorum: Sanatçı sayılan nice karikatürist ve çizgi romancı da aynı yanlışı yaptı. Hatta çoğu zaman o hataları kaligrafistler düzeltti. Yakın zamanda bir arkadaşım, önemli bir çizgi romanın gazete ilavesi için yeniden baskısını hazırlarken, yanlış yazımlarla nasıl boğuştuğunu şaşkınlıkla anlatmıştı.

Çocukken çizgi romanlara o gözle bakmıyoruz elbette. Serüvene ve çizgilere kapılıp gidiyoruz. Üstelik o yıllarda çizgi romanlardan kimse “edebilik”, “özgünlük” ya da “sanat” beklemiyordu. Üreticileri de Türkçeyi bilmemekle eleştirilmiyordu. Eleştirilseydi, belki nitelik meselesi çok daha erken gündeme gelebilirdi.

Lafı dağıtmayayım: “de/da” meselesi bazen Türk’ün Türk’e eziyeti gibi, bazen de Türk’ün Türk’le eğlenmesi gibi görünüyor. Bunun farkındayım.

Benim meselem şu. Herkesin yorulduğu yere han kurulmaz. Kamusallığın içinde sanat, edebiyat, reklam ya da başka türlü zamazingo yapacaksanız, o ortak dile riayet edeceksiniz. O dili uygulayacak, geliştirecek, taşıyacaksınız.

Hiç yorum yok:

Related Posts with Thumbnails