Salı, Eylül 30, 2025

Vasat

Geçimimi senaryo yazarak sağlıyorum. İnsanlar işim hakkında konuşurken mutlaka dizi hikâyelerinin vasatlığına değinirler. Eğer sohbet sakin ve mesafeliyse, onlara insanların vasatı izleme iştahını sorarım. Çünkü bu kısım hiç konuşulmuyor. Herkes vasat hakkında konuşuyor: vasat insanlar, vasat görüşler, vasat eğilimler… Ne ki, küçümsenen ve önemsenmeyen bir şeyin bu kadar ciddiye alınması kimseye tuhaf gelmiyor.

Peki insanlar neden vasatı izliyorlar? Çünkü vasatın gücü karmaşık olmamasında. Anlaması kolay, zihinsel çaba istemiyor vs. Yorgunluk, gündelik stres, entelektüel tembellik gibi nedenler insanları kolay tüketilene yönlendiriyor.

Peki izlemek neden yetmiyor, neden konuşuluyor?

Çünkü popüler kültür bir tür sosyal rezonans yaratır. Birlikte konuşabilmek, gündemde kalabilmek büyük bir ihtiyaçtır. “Ne izlediğini” değil, “ne konuşabildiğini” belirleyen şey popülerliktir. Bir dizi, film ya da kişi çok izleniyorsa, herkesin dilindedir. İnsanlar da yalnız kalmamak için vasatı konuşur. Vasatı konuşmak, gündemin dışında kalmamayı garantiler. Eleştirirken bile o popülerliğin parçası olursun.

Vasatlık eleştirisi paradoksal biçimde vasatı yeniden üretir. Adını anmak, paylaşmak, ona karşı öfke biriktirmek bile onun görünürlüğünü artırır. “Kötü” dediğin şeye zaman ayırmak, onu zihninde meşrulaştırmaktır. Bu yüzden insanlar “vasat” diye küçümsedikleri figürleri konuşmadan edemezler.

Bu yüzden vasatı konuşmak, insanların kendi vasatlığını görünmez kılma ritüelidir. Sosyal medyanın kaotik yapısının temelinde de bu var: vasatlığı ve aptallığı teşhir etme iştahı insanların entelektüel kapasitelerini kolaylıkla gizliyor. Daha açık yazayım, vasat olduklarını örtebiliyor demek istiyorum.

Adorno’nun kültür endüstrisi dediği şey tam da bu: hepimizi bir ortalamaya çeken, ürünleri çoğunluk değerlerine göre biçimlendiren, bilerek inşa edilmiş normlar dizgesi. Hiçbirimiz bu silsilenin dışında kalamıyoruz, eleştirsek de, izlemekten geri dursak da, her koşulda tüketicileriyiz. Hatta vasatı konuşarak onu güçlendirdiğimize göre üreticileriyiz de…

Ve vasat derken sadece dizileri düşünmeyelim. Televizyon, internet, siyaset, futbol, müzik… Hepsi bu büyük yapının parçalarıdır. Evet Mıstık abi, o şeyin içindeyiz. Yaşıyoruz.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Biri birine vasat dediği zaman kendini vasatlıktan kurtarıyor gibi geliyor bana

Levent Cantek dedi ki...

Yok, hepimiz aynı gemideyiz. Bana yönelik bir eleştiriyse bu, anaakıma iş üreten biriyim, ancak kaçamaklar yapabilirim. Bu kadar büyük paralar harcanan bir iş yapıyorsanız çok bileşenli, çok karışanlı bir işte "auteur" olamazsınız. Selamlar

Related Posts with Thumbnails